[Hikaye] Vargods'un Bilim Kurgu Hikayeleri |
Hyperr « Citoyen » 1435689060000
| 0 | ||
Vargods'un Bilim Kurgu Hikayeleri giriş bölümüne hoş geldiniz.Burada değişik,aksiyonlu,maceralı ve heyecanlı hikayeler sizi bekliyor... 1-Okçunun İntikamı Hikayenin İsmi: Okçunun İntikamı Hikayedeki Ana Karakterler: Jackson, Lee , Diğer Okçu Diğer Karakterler: Anne , Baba ,Kız kardeşler , Yazılma Tarihi: 29/05/2015 Konusu: Jacson kendi köyünde normal hayatı olan bir gençtir.Fakat köyündeki diğer gençlerden daha zayıftır.Dövüşlerde sürekli kaybeder.Bir gün evinde yatarken köyü saldırıya uğrar ailesinin ölümüne şait olur.Ve köyünden kaçmayı başarır.Askerler onu takip eder.Fakat başka bir okçu olan Lee tarafından kurtarılır ve eğitilir.Fakat hala iyi bir savaşçı değildir.O yüzden ok ve yay kullanmaya başlar.Ve intikamı için savaşmaya başlar. 2-Siyah Robot Adam:Başlangıç Hikayenin İsmi: Siyah Robot Adam:Başlangıç Hikayedeki Ana Karakterler: Siyah Robot Adam , Bilim Adamı Zonah Diğer Karakterler: Hırsızlar , Polisler , Beyaz Robot Adam Yazılma Tarihi: 02/06/2015 Konusu: Geleceğin Dünyasın'da suç oranları günümüze göre kat kat artmıştır.Polisler suçlulara karşı pek bir şey yapamamaktadır.Fakat suçluları engelleyen bir kahraman vardırSiyah Robot Adam! Zaman makinesi yaptığını iddia eden bir bilim adamı ve ona inanan yüzbinlerce kişi.Acaba neler olacak. 3-Ölümsüzlerin Savaşı Hikayenin İsmi: Ölümsüzlerin Savaşı Hikayedeki Ana Karakterler: James ,Victoria Diğer Karakterler: Yaşlı cadı, Kumarhane Müdürü Vampir, Kurt Adam Klanı Alfası Yazılma Tarihi: 08/06/2015 Konusu: James ile Victoria genç sevgililerdir.Fakat bu uzun sürmeyecektir.James doğum gününde sevgilisiyle arabada giderken doğa üstü yarayıklar tarafından saldırıya uğrar.Ve orada değişime uğrar.O esnada sevgilisini kaybeder.Bu hikayede James hem dönüşümünün zorluklarına karşı koyarken diğer taraftanda sevgilisini arıyor. 4-Büyülü Uygarlıklar:Kayıp Haberci Hikayenin İsmi: Büyülü Uygarlıklar:Kayıp Haberci Hikayedeki Ana Karakterler: Jason,Oliver,Samuel,Robert,Abraham,Zack Diğer Karakterler: Kral,Noah,Karanlık Elf Yazılma Tarihi: 12/06/2015 Konusu: Kral 2 hafta önce Orman Elflerine bir haberci yollamış fakat haberciden o günden sonra hiç haber alınamamıştı.Kral bu durumdan rahatsız olmuş.Bunun sonucunda o bölgeleri çok iyi bilen Jason ve Kral'ın en iyi 5 adamı olan Oliver, Samuel, Robert, Abraham ve Zack kayıp haberciyi bulmak için uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Okçunun İntikamı Okçunun İntikamı Benim adım Jackson.3247 yaşındayım yani o civarlarda.Fakat tamamını yaşamadım.Ya da yaşayamadım.Şu an merak ediyorsunuzdur.Bana ''İnsan mısın sen?'' , ''Nasıl o kadar yaşayabildin'' gibi sorular soruyorsunuzdur.Cevaplıyım.Evet insanım ve 3247 yaşındayım.Nasıl olduğuna gelirsek en iyisi size en baştan anlatıyım.Tarih miladdan önce 1215 yılıydı.Ben 17 ya da 18 yaşındaydım.Küçüklüğümden beri ne zaman arkadaşlarımla kılıçlarla dövüşsem yeniliyordum.Kılıca pek yeteneğim yoktu.Babam ne kadar bana kılıç kullanmayı öğretmeye çalışsada,en iyi kılıç ustaları hocalarını tutsada bir türlü kılıç kullanmayı öğrenemiyordum.Dolayısıyla arkadaşlarım büyüklerim ve kardeşlerim benimle sürekli dalga geçiyordu.Bir gün yanlız başıma ormanda yürüyordum.Yürüdüm yürüdüm yürüdüm... Birden kulağıma sesler gelmeye başladı.Bunlar bir kurt sürüsünün sesleriydi.Gökyüzüne baktım.Gökyüzü kararıyordu.Ve kurtların kokumu aldıklarını beni hissettiklerini biliyordum.Koşmaya başladım.Ulumalar arttı.Bu benim daha hızlı koşmamı sağlıyordu.Çünkü korkuyordum.Yere düştüm fakat hızlıca kalktım.Dizim kanıyordu.Ama koşmaya devam etmeliydim.Onlardan kaçamayacağımı anladım ve ağaca tırmandım.Kurtlar nihayet benim üstünde olduğum ağacın altına geldiler.Hırladılar zıpladılar ama beni yakalayamadılar.Ve sonunda pes edip gittiler.Ama ben onları gittiğini sanmıyordum.1,2 saat ağacın üstünde durdum ve sonunda yorgunluğuma yenilip uyudum.Uyandığımda sabah olmuştu.Ağaçtan inip köyüme doğru yola çıktım.Köyüme vardığımda herkes beni merak etmişti.Ailem,arkadaşlarım ve babamın gözü yaşarmıştı.Kaybolduğumdan değil bir gece yalnız başıma ormanda sağ kurtulmayı başarabildiğim için.Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.Neyse bundan sonraki günler aynıydı.Kılıç dersleri,avlanmalar kısaca günlük işler.Doğal olarak yine kılıç kullanmadaki beceriksizliğim.Bir gece uyurken sesler gelmeye başladı.Dışarıdan çığlıklar geliyordu.Kılıç sesleri,kadınların çığlıkları,ateş kokusu... Pencereden dışarı baktım saldırıya uğramıştık.Babam yanıma geldi tam bana bir şey söyleyecekken kapımız kırıldı.İçeri düşman askerleri girdi.2 abim onları engellemeye çalışırken düşman askeri onları kılıçtan geçirdi ve öldürdü.Çok korkuyordum.Yatağın altına saklandım.Evin içinde 5 düşman askeri vardı.Babam 1 'ini öldürmeyi başarmışsada babamı yaraladılar.Ablalarım ve annem ağlıyordu.Onları dışarı çıkardılar.Ben korkudan ne yapacağımı bilmiyordum.Biraz cesaretimi topladım.Pencereden dışarıya baktım ve gözlerime inanamadım.Düşman babamı bağlamış ve babamın gözü önünde kız kardeşlerime ve anneme önce tacizde bulunmuşlar ve sonra annem ile kız kardeşlerimi öldürmüşlerdi.En sonda babamı öldürdüler.Gözümden yaş geldi.Sonra evimizin arka camına geldim ve oradan atladım.Koşmaya başladım ormana doğru.Düşman gözcüleri beni gördüler ve liderlerine bildirdiler.20 atlı asker benim peşimdeydi.Koştum koştum nefesim tükeniyordu ama hala koşuyordum.20 dakika boyunca koştum düşman bana çok yaklaşmıştı.Aramızda 5 metre fark vardı.Yere düştüm sürünüyordum.Düşman askerleri attan indi.Biri bana doğru gülerek geliyordu.Yanıma geldi. ''Senin işini hızlıca bitireceğim evlat'' dedi.Gözümü kapadım.Bana tam kılıcını saplayacakken askerin kalbine bir ok saplandı.Diğer askerler etrafa bakmaya başladılar.Sonra birine daha ok saplandı sonra birine daha sonra birine daha... En son kalan asker kaçmaya başladı.Tam atına binmiştiki kafasına ok isabet etti ve öldü.Etrafa dikkatlice bakıyordum ve korkuyordum.Bir anda başımdan darbe aldım ve bayıldım. Gözümü açtığımda bir mağaradaydım.Yanımda bir adam vardı.Ona baktım.Ateş yakmıştı. ''Beni o askerlerden kurtaran sen misin?'' dedim.Cevap vermedi.Tavuk kızartıyordu. ''Sen kimsin? Neredeyim ben'' gibi sorular sordum.Yine tepki vermedi.Ayağa kalktım ona doğru yürüdüm.Omzuna dokundum.Ona dokunur dokunmaz bana yumruk attı.Bacağıma tekme atararak beni düşürdü.Sonra tavuk pişirmeye devam etti.Bir süre konuşmadım.Konuşmadığım süre boyunca etrafıma dikkatli bir biçimde bakmıştım.Sanki bir mağaradaydık ve mağara duvarlarında yaylar ve oklar vardı.Yutkundum.Kaçmaya çalışsam kaçamayacağımı biliyordum.O yüzden hiç ani hareket yapmadan durdum.Bir süre sonra adam , yani okçu ayağa kalktı önüme tavuk budunu koydu.Çok acıkmıştım.Tavuğu hemencecik yemeye başladım.Tavuğu bitirdiğimde okçuya baktım.Okçu nihayet bana döndü. ''Senin adın ne'' dedi ''Jackson efendim.Peki sizin adınız nedir'' yutkundum. ''Benim ismim Lee'' dedi.Ona baktım. ''Efendim köyüm o askerler tarafından saldırıya uğradı ailemden kimse sağ kalmadı'' dedim.Bana baktı.Sanki benim hissettiklerimi anlıyordu. ''Sana ok kullanmayı öğreteceğim genç ama sakın sana yaptırdıklarımın sebebini sorma'' dedi. ''Tamam'' dedim.O gece uyudum Lee beni sabahın 6 sında uyandırdı.Önce kalkamasamda üstüme su dökerek beni uyandırdı.Elime bir ok verdi. ''Yayda alacak mıyım?'' dedim. ''Okun ağırlığını hisset bugünkü dersimiz bitmiştir'' dedi.Dona kaldım.Lee mağaraya gitmişti bile.Ben akşama kadar ok elimde gezdim.Nedenini hala anlayamamıştım.Mağaraya gittim.Uyudum.Ertesi günde yay verdi.Günlerce hiç konuşmadık.Elim ok ile yaya alışmıştı.Ama hala bana atış yaptırmıyordu.Günler çabucak geçti.1 ay olmuştu.Bir gün beni sabah olmadan uyandırdı. ''Hadi kalk intikamını almaya gidiyoruz'' dedi.Sevinsem mi hazır olmadığım için üzülsem mi bilemedim.Yola çıktık.Yürüdük yürüdük.Sonunda köyüme geldim.Bazı evler yıkılmıştı.Fakat köyümde hala düşman askeri vardı.Etrafa bakındık.Lee ağaca çıktı.Okumu yayıma taktım.Okumu uzaktaki adama fırlattım.Iskaladım adam beni fark etti.Kaçmaya başladım.Adamda bağırarak diğer askerlerin bana doğru gelmesini sağladı.Arkamda 15 kişiden oluşan atlı askerler vardı.Koştum bizim mağaraya geldim Ve orada izimi kaybettirdim.Mağaranın başka bir gizli yerinden çıktım.Ve köyüme doğru koşmaya başladım.Köyüme vardığımda yerde ölmüş askerler vardı.Lee onları öldürmüştü.Köyümün sokaklarında uzun bir aradan sonra yürüyordum.Bu sokaklarda yürümeyi özlemiştim.Sesler duymaya başladım.Gizlice sesin geldiği yöne doğru gittim ve orada başka askerler gördüm.Gözlerime inanamamıştım.Askerler Lee'yiyakalamışlardı.Bir şey yapmalıydım.Askerler Lee'ye işkence ediyorlardı.Sonra biri o bölgeye geldi.Kıyafeti diğer askerlerden farklıydı.Yüzü görünmüyordu.Arkasında yayı vardı.O da bir okçuydu.Lee ile bir süre konuştu.Sonra sinirlendi ve Lee'ye vurmaya işkence etmeye başladı.Bir şeyler yapmalıydım.Tek başıma onları yenemezdim.Ahıra gittim ve atların kaçmasını sağladım.Gürültü askerlerin dikkatini dağıtmıştı.Askerler dağıldı atları yakalamaya gittiler.Okçuda orada yoktu.Lee'yi unuttuklarını sanmıştım ki 5 asker Lee'nin yanında durmaya başladı.Hemen onların yanına yürümeye başladım.Askerler üzerime gelmeye başladı.En yakındaki eve girdim.Askerlerde eve girdi.2. kata çıktım ve aşağı atladım.Ayağım ağrıyordu.Fakat Lee'yi kurtarmam gerektiğini biliyordum ve bu ayağımın acısını azaltıyordu.Lee'nin yanına gelip ellerini çözdüm.Fakat kurtulduğuna sevinmemiş gibi bir hali vardı.Bir anda elimi sıkıca tuttu.Ve boynundaki ısırık izini gösterdi. ''Çok zehirli bir böcek tarafından ısırıldım ve çok fazla vaktim yok.Büyük ihtimalle 15 dakika içinde öleceğim'' dedi. ''Efendim size ihtiyacım var buradan gidip sizi iyileştirmem lazım bir yolu olmalı.'' dedim. ''Sana neden yardım ettim biliyor musun evlat?'' dedi kolumu sıkıca tutuyordu. ''Hayır bilmiyorum neden yardım ettiniz'' dedim.Bana gözlerini kısarak battı. ''Ben senin anneni önceleri seviyordum.Ama annen babanı sevdi.Sadece şunu bilmeni istiyorum.Bu sadece senin intikam savaşın değildi.Ayrıca benim intikam savaşımdı.Fakat benden çok daha güçlü bir okçu var.Onu tek başına yenemezsin.'' dedi. ''Peki onu nasıl yeneceğim'' dedim. ''Mağaraya git ay ışığı odasına gir orada bir harita var.O haritanın takip et.Sana istediğini verecek.'' Askerler bunun şaşırtmaca olduğunu anladı ve bize doğru koşmaya başladılar. ''Sizi burada bırakmayacağım efendim.'' dedim.Ama Lee'ye baktığımda o ölmüştü.Koşmaya başladım.Hayatım için koşuyordum.Eskisinden daha hızlı ,daha güçlü bir şekilde koşuyordum.Bu sefer daha kolay oldu izimi kaybettirmem.Mağaraya girdim.Lee'nin dediği yere baktım.Söylediği doğruydu orada bir harita vardı.Haritayı inceledim.Haritadaki gideceğim nokta Dünya'nın en kuzeyindeki bir dağdı.Toparlandım erzağımı,okumu ve yayımı aldım ve yola çıktım.Günlerce yürüdüm.Aç kaldım.Susuz kaldım.Yılmadım.Haftalar geçti.Ara sıra geçtiğim köylerde azıcık yemek yiyordum.Biraz su içiyordum.Ama yeterli değildi.Haritayı haftalarca takip ettim.Öyle bir zaman oldu ki.Artık ne kadardır yolda olduğumu bilmiyordum.Yol boyunca baya bir tehlike atlatmıştım.Paramı almaya çalışan haydutlar,günlerdir avlanamamış kurtlar... Sonunda bir gün bir tabela gördüm.Tabelayı okudum. ''Lanetli Bölge mi? Hala böyle batıl şeylere inananlar var mı?'' dedim.Ve ilerlemeye başladım.Yerde insan ölüleri vardı.Sanırım benden önce buraya gelenlerde olmuştu.Pek başarılı oldukları söylenemezdi.Ama aklıma takılan bir soru vardı.Acaba neden ölmüşlerdi?Neyse ilerlemeye devam ettim.Haritama baktım.Matematiğim iyidir. ''Düşüneyim yanlış hesaplamadıysam 10 kilometre daha kuzeye doğru yol alırsam haritada gösterilen yere varacağım'' diyerek yoluma devam ettim.Yolda sesler duydum. ''Sanırım deprem oluyor.Beni etkilemez buralarda oluyordur galiba'' dedim.Sesler artmaya başladı.Toprağın altından bir el bacağımı tuttu.Tüylerim ürperdi.O soğukluk neydi.Anlatılmaz yaşanır bir olaydı.İskeletin elini okumla kırdım.Koşmaya başladım.Topraktan birer birer eller çıkmaya başladı.Hem koşuyor hemde bağırıyordum. ''Keşşkee tabeeelayı dikkatte allsaydımm'' diyordum ve koşuyordum.Fakat başaramayacak gibiydim.Bunlar iskeletlerdi.Galiba aradığım şeyi koruyorlardı.Okumu aldım.4 kere ok atsamda sadece bir kere isabet edebildim.O da pek etkili olmadı.Sayıları çok fazlaydı. ''İnanmıyorum kılıçları,mızrakları,ok ve yayları var'' dedim.İskeletleri harekete geçiren onları yönlendiren bir güç olmalıydı.Sağıma doğru baktım.Kayalık bir alan vardı.Topraktan uzak durmalıydım.Çünkü her saniye topraktan yeni iskeletler çıkıyordu.Kendimi direk kayanın üstüne doğru attım.Fakat iskeletlerde kayalara doğru tırmanıyorlardı.Fakat bazıları dengelerini kaybedip düşüyor.Kemikleri kırılıyordu.Dikkatli ve hızlı bir şekilde yürümeye başladım.Tam o esnada üstüme devasa kuşlar saldırmaya başladı.Kayaların arasına saklandım.O esnada bulunduğum yer çöktü.Başım kanamaya başladı. ''Neredeyim ben?Burası neresi?'' diye kendi kendime konuşmaya başladım.Fakat sonra anladım ki burası yeraltı mağaralarından bir yerdi.İskeletlere izimi kaybettirmiştim.Yürümeye başladım.Duvarda bir meşale asılıydı.Meşaleyi yaktım.Yürümeye devam ettim.Elimi cebime koydum.Haritamı düşürmüş olmalıydım.Yapacak bir şey yoktu.Bir gizli odaya girdim.Tam adımımı odaya atmıştım ki yüzlerce ok bana doğru gelmeye başladı.Pek güçlü savaşçı olmayabilirdim ama reflekslerim iyiydi.Kendimi odaya attım.Kapı aniden kapandı.Etrafıma baktım.Tam o esnada omzuma bir ok geldi. ''Ahh'' diye bağırdım.Canım acıyordu.Bir okçu bana doğru gelmeye başladı. ''Olamaz sen!'' dedim.Bana doğru gelen okçu.Köyümde Lee'ye işkence eden okçuydu.Ayağa kalkmaya çalıştım o esnada ayağımada ok isabet etti.Canımın acısını tarif edemem.Okçu benim hassas noktalarıma ok atıyordu.Canım çok yanıyordu.Ona doğru kinli bir şekilde baktım.Yüzünü kapayan şapka gibi bir şeyi çıkardı. ''Senin geleceğini biliyordum'' dedi. ''Nereden biliyordun kimseye söylemedim'' dedim.Canım hala acıyordu. ''Efsane buraya geleceğini söylüyordu Jacson ve burada öleceğini'' ''Ne efsanesi'' dedim. ''Okçunun efsanesi.Senin olduğun köyden bir gün bir okçu çıkacak ve gelmiş geçmiş en iyi okçu olacak.Tabi efsanedeki ok ve yayı alabilirsen ki alamayacaksın seni öldüreceğim'' ''Meğer Lee'nin almamı istediği şey buymuş ok ve yay.Sen niye kullanmıyorsun o ok ve yayı'' dedim.Karşımdaki okçu bana sinirlice baktı. ''Yay beni kabul etmiyor.Ben seçilmedim.Sen seçildin.'' dedi. ''Benim seçildiğimi nereden biliyorsun'' dedim. ''Sen bu yolculuğa çıktığından beri yay parlamaya başladı.Bu bir işaret'' ''Peki yay nerede'' dedim. ''Onu almaya çalışacaksın ama alamazsın şu çukurun içinde acemi okçu.Onu alamayacaksın çünkü seni öldüreceğim.O çukurun derinliği 10 kilometreden fazla asla başaramayacaksın.Okçunun intikamı burada sonamı eriyor'' dedi.Gülüyordu.O esnada tüm gücümü topladım.Koşmaya başladım.Her adım atışımdaki acıyı tarif edemem.Okçu okunu attı.Ok göğsüme geldi ve kendimi çukura attım.10 kilometre aşağı düştüm.Ölmüş olmalıydım.Ama ölmedim.Her yerim kırıktı.Kıpırdayamıyordum.Tekrar deprem olmaya başladı.Bana doğru bir ışık yaklaşıyordu.Sonra ne olduğunu hatırlamıyorum.Bayılmışım.Uyandığımda tüm yaralarım iyileşmişti.Ve kendi yayım kırılmıştı.Fakat yanımda başka bir yay vardı.Ve değişik oklar.Yayıma değişik yazılar kazınmıştı.Yayımı elime aldığımda kendimi çok değişik hissetmeye başladım.Sanki ben eski ben değildim.Kendimi doğduğumdan beri ok kullanıyormuş gibi hissediyordum.Düştüğüm yerden tırmanmaya başladım.Deprem artmaya başladı.Fakat çıkmamı zorlaştırmıyordu.Kısa sürede çıkmayı başardım.Diğer okçu kaybolmuştu.Yeraltı mağarasından çıktım.Yukarı çıktığımda devasa kuş bana saldırmaya başladı.Okumu aldım yayıma taktım.Ve tek atışta kuşu gözümden vurdum.Kayalıklardan aşağı indim.Karşımda yüzbinlerce iskelet vardı.Elim ister istemez değişik sembollerle kazınmış bir oka gitti.Okumu aldım.İçimden bir ses o oku havaya,gökyüzüne atmamı söyledi.İskeletler bana doğru saldırıyorlardı.Aramızda 10 metre kalmıştı ki okumu gökyüzüne attım.Ok gökyüzünde kayboldu.İskeletlerle aramda 2 metre kalmıştı.Gökyüzünden sesler gelmeye başladı.Yağmur yağacağını sanıyordum.Evet yağmur yağdı ama ok yağmuru.Gökyüzünden milyonlarca ok yağmaya başladı.Şimşek yerinede devasa büyüklükte ok iskeletlere geliyordu.Fakat nedense benim üzerime ok gelmiyordu.İskeletler parçalanmaya,ölmeye başladılar.Dümdüz yürümeye başladım.Hiç bir iskelet kalmamıştı.İlerlemeye devam ettim.Ok yağmuru durmuştu.30 dakika boyunca yürüdüm.Üzerime bir ok geldi.Oku normalde yakalayamazdım ama nedense istem dışı oku yakaladım.Sanki bu yayı elime aldığımda gerçek bir okçu olmuştum.Sırtımdaki okların bulunduğu özel yerdeki oklarda azalma yoktu.Sanki her ok atışımda büyülü bir şekilde orada bir ok oluşuyordu.Bana ok atan okçuya baktım.Mağaradaki okçuydu.Gözlerimi kısarak ona baktım. ''Bu sefer seni yeneceğim.Kaçmak yok artık.Artık ben gerçek bir okçuyum!'' dedim. ''Anneni,babanı ve hocanın ölümüne sebep olduğum gibi seninde ölümüne sebep olacağım'' Bana bir ok attı.Takla atarak oktan kurtuldum.Bende ona ok attım.Yana atlayarak kurtuldu.10 dakika boyunca böyle çarpışmaya devam ettik.En sonunda elime yine değişik sembollerle kazınmış bir ok aldım.İçimden bir ses onu toprağa atmamı söyledi.Ve okumu toprağa attım.Topraktan sesler gelmeye başladı.Birden sarmaşıklar çıkmaya başladı ve karşımdaki okçuyu sarmaya başladılar.Okçu kurtulamıyordu.Bana bakarak. ''Beni anca büyüyle yenersin korkak'' dedi. ''Annemin ve kız kardeşlerimin silahı yokken onları öldürdünüz.Arada fark yok.Ben büyülü okçuyum ve seni yendim.'' Elime ok aldım yayımla gerdim.Onun hayatı benim elimdeydi.Nihayet intikamımı alabilecektim.Onun gözlerinin içine baktım.Korku yoktu.Pişmanlık yoktu.Nasıl bir insandı kendisi.Böyle bir insan olamazdı.Derin bir nefes aldım.Onu öldürürsem ondan farkım olamazdı.Gözümden yaş geldi.Ve uzaklaşmaya başladım.Tam o esnada karnıma bir ok isabet etti.Arkama döndüm.Ve elime yine değişik sembollerle kazınmış bir ok aldım.Oku fırlattım.Ok havada çoğalmaya başladı.Bir anda bir ok yirmi ok oluvermişti.Ve oklar okçunun her yerine isabet etmişti.Okçuyu orada öldürmüştüm.En yakın köyde tedavi oldum.Kısa sürede iyileştim.Tekrar aylarca sürecek yolculuğuma çıktım.Sonunda köyüme vardım.Oradaki son askerleride öldürdüm.Ve intikamımı aldım.Ben Jackson tarihteki en güçlü okçuyum.Sadece okçu değilim.Ben büyülü okçuyum! Siyah Robot Adam:Başlangıç Siyah Robot Adam:Başlangıç Tarih 2050.İnsan ırkı önümüzdeki 35 yıl boyunca daha gelişmiş ve daha güçlenmişlerdi.Şehirlerin,insanların,arabaların,teknolojik aletlerin sayısı artmış ve bunun sonucunda köylerin sayısı,yaşayan hayvanların sayısı,ormanlar kısaca doğal alanların sayısı azalmaya başlamıştı.İnsanlar Mars'ta bile yaşamaya başlamışlardı.Değişmeyen bazı şeyler hala vardı.Hırsızlık,savaş ve aç gözlülük.Kısaca şunu söyliyim.İnsanoğlu iç yapı olarak değişmemiş sadece zeka ve teknoloji anlamında değişmişlerdi.Neyse hikayemize dönelim.Yer:Los Angeles sokağı.Polisler bankaya doğru gelişmiş uçan arabalarıyla geliyorlardır.Nihayet bankaya gelirler ve bankanın önüne barikat kurarlar.Anons etmeye başlarlar. ''2 dakika içinde çaldığınız paraları bırakmanız ve silahlarınızı bırakıp dışarı çıkmanız için ilk ve son uyarı'' der.Polisler. İçeride ise kargaşa vardır.İçeride yaklaşık yirmiş beş kişi vardır görevlilerde dahil.İçeride panik hakimdir.Hırsızlar kendi aralarında konuşur. ''Paraları aldın mı'' der bir hırsız. ''Aldım şimdi kaçma planında'' der diğer hırsız.Yanlarında bir hırsız daha vardır. Hepsi koşmaya başlarlar.Polisler içeri girmek için hazırlıklara başlarlar.Bankanın arka bölgesine giderler.Aralarında kalın bir duvar vardır.Öndeki hırsız telefonunu açar. ''Şimdi zamanı hadi hızlı ol'' der.Sesler duyulmaya başlar.Birden duvar yıkılır.Devasa bir araç duvarı yıkmıştır.Şöförde araçtan iner.Hepsi dışarı çıkar koşmaya başlarlar.Önceden bırakmış oldukları araca binerler.Ve uzaklaşmaya başlarlar.Planları başarılı olmuştur.Bu sırada polisler daha yeni bankaya girmişlerdir.Ve kaçtıklarının farkına varmışlardır.Hemen harekete geçselerde artık geç kalmışlardır.Hırsızlar şehir dışına çıkmışlardır.Tenha bir yerdede arabalarından inerler.Tam indikleri sırada bir patlama olur.Arabalarına bir füze gibi bir şey çarpar.Karanlıktan bir şey gözükmüyordur.4 üde koşmaya başlarlar.Ormanın derinliklerine doğru koşmaya devam ederlerken.En arkalarındaki hırsız bir anda kaybolur.Diğerleri daha farkına varmamışlardır.Terk edilmiş bir kulübeye girerler. ''Bu da neydi.Polisler yakaladı bizi sanırım'' bu lafı söyleyen hırsız korkuyordu. ''Hırsızlar roket kullanmazlar'' bunu söyleyen hırsız dahada korkuyordu.Hırsızlardan biri camdan dışarı bakarken.Cam kırılır ve bir şey onu dışarı doğru çeker.2 hırsız korkuyla dışarı doğru koşarlar.Çünkü kulübenin güvenli olmadığını biliyorlardır.Koşmaya başlarlar.Ana yola varırlar.Karşılarında simsiyah kıyafeti olan yüzü dahi kapalı bir adam vardır.Adama silah doğrulturlar ve korkularından ateş ederler.Kurşunlar geri seker.Adam onlara yaklaşır.2 hırsız siyah Adamın üzerine atlar.Siyah Adam hırsızlardan birine bir yumruk atar.Hırsız 5 metre ötedeki ağaca çarparak bayılır.Diğer hırsız kaçmaya başlar.Siyah Adamın omzundan lazer gibi bir silah doğrulur ve adama ateş eder.Adama isabet eden lazer adamın bayılmasına sebep olur.Siyah Adam karanlığın içinde kaybolur.Sabah polisler ihbar üzerine ormana giderler ve 4 hırsızı bağlı bir biçimde görürler.Hırsızları polis merkezlerine görürler.Sorgularlar onları fakat söylediklerine inanmazlar.Fakat suçlular bir bir değişik şekillerde bulunur ve hepsinin söyledikleri aynıdır.Siyah Adam! Siyah Adam her gün haberlere çıkmaya başlar.Muhabirlerden bazıları Siyah Adam'ı överken bazıları onu kötü yönde eleştirmeye başlar.Bazı muhabirler ''Siyah kıyafetler içindeki adam sayesinde suç oranları düşmeye başladı.Suçlular ondan korkuyor.Geriye bir soru kalıyor.Siyah Adam insan mı yoksa değil mi?'' gibi yorumlarda bulunurlarken bazıları ise ''Bu siyah mahluk kötü bir uzaylıdan başka bir şey değildir.Güvenimizi kazanmaya çalışıyor ardından bizi yok edecek!!'' gibi söylemlerde bulunanlarda vardı.Neyse günler böyle devam etti.Siyah Adam hırsızları,katilleri yakalıyor ve gizemli bir biçimde ortadan kayboluyordu.Polisler ne yaptılarsada Siyah Adam'ı yakalayamadılar.Onlara göre Siyah Adam adaleti kendi sağlamamalıydı.Hırsızları,katilleri polisler yakalamalıydı.Bir akşam yine haberlerde Siyah Adam vardır.Yine hırsızları yakalamıştır.Fakat Siyah Adam haberinden sonra değişik bir haber daha ekrana gelir.Haberin adı ZAMANDA YOLCULUK.Bir bilim adamı konuşmaya başlar ''Yüzlerce yıldır sayısız insanın aklına zamanda yolculuk yapmak mümkün müdür gibi sorular gelmiştir.Binlerce kişi zamanda yolculuk için sayısız fikir üretmiş.Profesörler,bilim adamları bunun için çeşitli icatlar yapmışlardır.Fakat başarılı olamamışlardır.İşte yarın size zamanda yolculuk yapıldığını kanıtlayacağız.''Haber değişir.Herkes şaşkındır.Neyse bu sıralarda bir banka soygunu daha olmuş ve hırsızlar kaçmayı başarmıştı.Diğerlerinde olduğu gibi Siyah Adam olayın olduğu yere gelir.Ve arabanın üstüne atlar.Hırsızlar hiç karşılık vermezler ve arabadan inerler.O sırada helikopterler,eğitimli askerler,polisler hepsi olay yerine gelir ve Siyah Adam'ı sıkıştırırlar.Aslında hırsızlarda polistir.Siyah Adam'ı tuzağa çekmek için güzel bir plan yapılmıştır.Siyah Adam hepsine bakar. ''Sizinle savaşmaya gelmedim insanlar.Sizi öldürmek istemiyorum.'' der.Yüzlerce kişi Siyah Adam'a ateş etmeye başlar.Siyah Adam değişik bir frekans yaymaya başlar.Kurşunlar başka yöne gitti.Uçaklar gelmeye başlar.Füzeler Siyah Adam'a doğru hızla gelir.Siyah adamın kıyafetinden lazer çıkar ve füzeyi havada patlatır. ''Siz istediniz insanlar.'' Değişik bir frekans yayarak insanları bayıltır uçaklar düşer.Siyah Adam uçmaya başlar.Ve gökyüzünde gözden kaybolur.O günden sonra Siyah Adam uzun süre gözükmez.Hırsızlıklar,adam öldürme,gasp,fuhuş bunlara artık engel olmaz.Polisler eski günlerdeki gibi bunlara engel olur.Ama Siyah Adam gibi hızlı ve seri bir şekilde engel olamazlar.Bu gece bilim adamları Zaman Yolculuğu deneyini yapacaklardır.Herkes söylenen yere doğru gitmeye başlar.Önce konuşma yapılacaktır.Hazırlıklar tamamlanır.Bilim adamı kürsüye çıkar. ''Beyler,bayanlar ve çocuklar bugün tarihi bir güne şahitlik ediyorsunuz.Bugün ben geleceğe gideceğim.2 dakika sonrasına.'' Herkes bağırmaya,tezahürat yapmaya başlar. ''Size nasıl söylesem.Atomlarımızı hızlı bir şekilde çarptırabilirsek hızlı dediğim.Işık hızından daha hızlı bir şekilde ve hızını ayarlayabilirsek doğru orantılı bir biçimde 20 saniye sonraya gidebiliriz.'' Tezahüratlar şiddetlenir. ''Ben gönüllü olacağım ki aksilik olursa birinin ölümünden sorumlu olmayayım'' Alkışlar başlar cesaretinden dolayı.Bilim adamı bir süre konuştuktan sonra makinenin içine girer. ''Ben hazırımmmmm'' diye bağırır.''Yardımcısı makineyi çalıştırır.Parlak bir ışık oluşur.Makine kaybolur.Herkes ''Woow'' der.Beklemeye başlarlar.1 dakika geçer.Fakat bilim adamı hala yoktur.Tam 2 dakika geçmiştir ve bir anda tekrardan parlak bir ışık oluşur ve makine orada belirir.Kapı açılır bilim adamı makineden çıkar. ''Bugün benim ve insanlık için büyük bir gün kardeşlerim geleceği görebiliyor musunuz?Ben görüyorum.Yeni bir devir başlıyor.''Tam bu sözleri söylemişken Siyah Adam havada uçmaya başlar.Herkesin duyabileceği yüksek bir sesle: ''İnsanlar size şunu söylemek istiyorum bu bilim adamı tam bir yalancıdır'' Bilim adamı Siyah Adam'a bakar. ''Senin gibi bu kahramandan bu lafları duymak çok üzücü Siyah Adam'' Siyah Adam bilim adamına bakar. ''İlk önce insanlar bana Siyah Adam diyor ama benim adım Siyah Robot Adam.Asıl meseleye gelirsek seni araştırdım soruşturdum.Sen zamanda yolculuk yapmadın.Senin ışınlanma gücün var.Kendini ışınladın'' der. ''Söylediğin tam bir saçmalık Siyah Adam.Pardon Siyah Robot Adam.Işınlanma gücüm olsa neden yıllarımı zaman makinesi yapmak için harcıyım.'' Siyah Robot Adam biraz daha havaya çıkar. ''İnandırıcı olmak için.İnsanlar şuan kaçmanızı öneririm'' der.Ve bilim adamına sırtında oluşan roketi fırlatır. ''Sen istedin kahraman'' der ve bilim adamı ışınlanır.Siyah Robot Adam etrafa bakar.İnsanlar kaçışıyorlardır.Bilim adamı Siyah Robot Adam'ın arkasında belirir ve ona yumruk atar.Eli acır. ''Cidden robotmuşsun'' der.O esnada Siyah Robot Adam arkasını dönüp ona bir yumruk atar.Bilim adamı yere çakılır.Bilim adamının eli kırılmıştır. ''Benim adım Zonah beni yenemezsin robot!'' der bilim adamı.Siyah Robot Adam aşağı iner. ''Seni araştırdığımı söylemiştim ya araştırmalarımın sonunda senin görebildiğin yerlere ışınlandığını gördüm.Eğer göremezsen ışınlanamazsın.1 dakika içinde seni öldüreceğim!'' Kıyafetinden titreşimler çıkmaya başlar.Elektrik direklerindeki camlar patlamaya ışıklar sönmeye başlar.Her yer kapkaranlık olur.Siyah Robot Adam'ın kafasındaki şey kızıl ötesi moduna geçer.Ölümcül lazerini çıkartır.Ve bilim adamı Zonah'ı kafasından vurarak öldürür.İnsanların yarısı Siyah Robot Adam'ı yuhalamaya diğer yarısıda alkışlamaya başlar.Kavgalar çıkar.Polis duruma müdahale ederken hava kararmaya başlar.Normalde Dünya'nın yakınından geçecek olan göktaşı zaman makinesinin atomlarının boyutsal çarpışmalarının titreşimleriyle manyetik bir alan yaratır ve göktaşını Dünya'ya doğru çeker. Göktaşı 10 dakika içerisinde çarpacaktır.İnsanların kurtuluşu yoktur.Nükleer bombalar o göktaşını yok edemezdi.O esnada Siyah Robot Adam hiç düşünmeden yükselmeye başlar yükselir yükselir yükselir... Atmosfere kadar çıkar. ''Enerji oranı %19 güzel.'' Siyah Robot Adam atmosferi çevresinde dönmeye başlar.Hızlanır hızlanır.Dahada hızlanır.Maksimum hıza ulaşır.O kadar hızlandı ki görülmüyor.Kendi robot zırhındaki manyetik dalgayı aktifleştirdi.O kızda bir de dalga yayınca meteora itici bir dalga gönderiyor.Meteor yavaşlar yavaşlar sonra geri dönmeye başlar.Meteor uzaklaşır.Siyah Robot Adam Dünya'yı kurtarmıştır.Ama güç oranı %1'e düşmüştür.Ve Siyah Robot Adam Büyük Okyanus'a düşer.Onu arasalar da uzun süren çalışmalar fayda etmez.Siyah Robot Adam bulunamaz.Dünya'nın 4 'te 3'ü onu kahraman ilan etmiştir.Fakat düşman ilan edenleri de olmuştur.Dünya neredeyse eski haline dönmüştür.Kahramanı olmayan bir Dünya.Tekrardan normal hırsızlıklar,cinayetler vb. durumlar.Bir gece polisler terk edilmiş bir fabrikayı basar.Çünkü orada uyuşturucu çetelerinin olduğunun ihbarları gelmiştir.Fabrikaya girerler.Evet fabrikada çeteyi görürler.Ama hepsi ölmüştür.Etrafı araştırırlar.Araştırma yaparlarken bir polis lazerle vurulur.Diğerinin boğazı kesilir.Diğeri makineli tüfek gibi bir şeyler taranır.Geriye 1 polis kalmıştır.Polis korkuyordur.Karşısında bir şey belirir.Hatta bir şeyler.Bunlar robotlardır.Renkli renkli robotlar vardır.Hepsi polise bakıyordur.Beyaz olan robot polise bakar. ''Savaş daha başlamadı.Robotların çağı başlayacak ve bu çağda insanlara yer yok'' Hepsi aynı anda polise ateş eder ve polisi öldürürler. Ölümsüzlerin Savaşı ''Binlerce yıl önce vampir ve kurt adam ırkı arasında büyük bir savaş çıktı.Uzun yıllar süre bu savaşı kazanan vampir ırkı oldu.Cadı ırkı ilk başlarda tarafsızlığını ilan etmiş olsada vampirlerin kendilerini tehdit etmesi sonucu vampirlerin yanında savaşa girdi.Fakat hayatlarının hatalarını yapmış oldular.Savaştan günümüze kadar vampirler onlara zorla büyü yaptırdılar.Kurt adamların ise savaştan sonra nesilleri tükenme noktasına kadar geldi.Aksine vampirlerin her geçen gün sayısı arttı.Ve günümüzde vampirler her yerde fakat insanlar onların varlıklarını bilmiyorlar.Kurt adamlar ormanlık ve bataklık gibi bölgelerde yaşıyorlar.Cadılarda vampirlerle birlikte yaşıyor.Ben James üniversite 1. sınıf öğrencisiyim.Bunları nereden mi biliyorum?Babam bana atalarından kalma bir günlük verdi.Bunların gerçek olmadığını biliyorum.Ama ne yalan söyliyim hoşuma gitti.Çok üzgünüm kız arkadaşımı alıp derse götürmem lazım.Kız arkadaşımın adı Victoria.Onunla yaklaşık bir senedir çıkıyoruz.Görüşürüz'' dedim ve kamerayı kapattım.Dışarı çıktım.Arabama bindim.Kız arkadaşımın evine geldim.Arabadan indim ve kapıyı çaldım.Kapıyı annesi açtı.Hiç bir şey söylemedi bana buyur işareti yaptı.İçeri girdiğimde bana süpriz yaptılar.Çok şaşırdım çünkü unutmuşum.Bugün benim doğum günüm.Sevgilime sarıldım.Arkadaşlarım tek tek beni kutladılar.Hediyelerimi aldım.O gün hiç kimse okula gitmedi.Sevgilimle dans ettik,yedik,içtik ve eğlendik.Çok güzel bir gündü.Saat 22:00 olmuştu.Herkes evlerine gitti.Bende sevgilimi dışarı çıkardım.Arabaya bindik.Şehir dışında çok güzel bir lunapark vardı onu oraya götürecektim.Bugün dolunay vardı.Tenha bir yerden geçerken.Devasa bir kurt arabamızdan içeri atladı.Sevgilim çığlık attı.Arabadan koşarak çıktı.Bende o an ne oldu bilmiyorum ters yönde koşmaya başladım.Kurt benim peşimdeydi.Koşuyordum ama kurt benden daha hızlıydı.Kurt üzerime atladı yere düştüm ve beni omzumdan ısırdı.Baya derin ısırmıştı etin birazını koparmıştı.Kurt bir anda kayboldu.Yürüyecek halim yoktu.Bağırıyordum ve kan kaybediyordum.Bir adam geldi. ''Seni iyileştireceğim dostum'' dedi.Beni kucağına aldı ve evine götürdü.Evine gittik beni koltuğa oturttu.Kendi bileğini kesti.Kanını bardağa damlattı. ''İç'' dedi. ''Hayır,psikopat mısın sen Ahhh'' diye bağırdım. ''Sen istedin '' dedi.Ve zorla içirttirdi.Omzum iyileşmeye başladı. ''Nasıl'' dedim. Sonra anlarsın ama seninle işim bitmedi'' dedi.Ve boynumu kırarak beni öldürdü.Aslında öldürmemişti beni dönüştürmüştü.Uyandığımda bir bayan sesi geliyordu kulağıma.Değişik değişik bir şeyler söylüyordu.Günlükte okuduğum gibi bana büyülü sözler söylüyordu.Bu arada ben kendimi değişik hissediyordum.Odadaki her şeyin sesini duyuyordum.Lambanın sesini,yan odadaki buzdolabının sesini,bana büyülü sözler söyleyen kadının kalbinin sesini ,damarlarında akan kanın sesini her şeyi duyuyordum.Cadı büyülü sözleri bitirdi.Odaya bir bayan ve bir adam geldi.Cadı onların boyunlarına biz çizik attı.Kendimi bir an çok değişik hissettim.Sanki haftalardır su içmemişim gibi.Kendimi kaybettim ve onların boyunlarından ısırdım ve son damlasına kadar kanlarını içtim.İki kişi öldürmüştüm.Ağlamak istiyordum.Cadı gülümsedi. ''Sen kurt adamların ve cadıların kurtuluşusun.'' dedi. ''Siz bana ne yaptınız?'' dedim. ''Seni Süper Meleze dönüştürdük.'' dedi. ''O ne?'' dedim. ''Yakında anlayacaksın'' dedi ve kayboldu.Aklıma sevgilim geldi.Onu aramaya başladım.Bulamadım.Dışarı çıktım.Koşmaya başladım.Her yeri aradım onu bulamadım.Polise gittim.Söylediklerime inanmadılar.Hatta sorun çıkardığım için 1 gece nezarette yattım.Ertesi gün dönüşümümü geçirdiğim yere gittim.Ev boştu kimse yoktu.Haftalarca sevgilimi aradım.Ama bulamadım.Doğa üstü varlıkların onu kaçırdığını biliyordum.O yüzden araştırmalarımı genişlettim.Benim dönüştüğüm gece o bölgede vampir faaliyetleri olmuş.İngiltere'den uçakla Amerika'ya gittim.Oraya gitmemin sebebi günlükte okuduğum bir sebepten ötürüydü.Doğa üstü yaratıkların şehiri New Orleans.1 gün içinde New Orleans'a vardım.Her şey normal görünüyordu.Susamaya başlamıştım.Bir apartmana girdim.Kapıyı kırıp oradakilerden beslendim.İşin kötü yanı artık bir insanı öldürdüğümde bir şey hissetmiyordum.Sevgilimi bulamayışım tüm duygularımı yok etmeye başlamıştı.Gece oldu.Sokak arasından sesler duymaya başladım.Oraya gittim.2 vampir 1 kızdan besleniyordu. ''Hey siz o kızı bırakın.'' dedim. ''Bırakmazsak ne olur minik'' dediler.Sinirlenmeye başladım.1 tanesi vampir hızıyla bana geldi ve beni boğazımdan tutup havaya kaldırdı.Sonra 5 metre ötedeki duvara fırlattı.Bana gülmeye başladılar.O esnada çok sinirlendim.Göz bebeklerim kurt adamlarınki gibi sarı oldu.Ondan sonrasını hatırlamıyorum.Ne oldu bilmiyorum.Kendime geldiğimde 2 vampir paramparça olmuştu.Ağzım kan içindeydi.Kendimden korktum ve koşarak uzaklaştım.2 gün boyunca o şehirde araştırmalarıma devam ettim.Öğrendiklerim bu şehirde genelde vampirlerin olduğu büyük bir kumarhane.Oraya gitmeye karar verdim.Gece oldu ve ben oraya gittim.2 vampir kapıda duruyorlardı.İçeri girecektim ki o 2 vampir önüme çıktı. ''Kimliğini ver'' dediler. ''Tamam alın size kimlik'' dedim ve vampir hızıyla ikisinin boynunu kırdım.Ve içeri girdim.İçerisi çok gürültülüydü.İçeride vampirler ve insanlar vardı.Vampirler insanlardan besleniyorlar, kumar oynuyorlar ve kavga ediyorlardı.İçeriye girdim.Merdivenlerden yukarı çıkmaya çıktım.Oranın sahibinin odasına doğru ilerlemeye başladım.5 vampir beni durdurdu.Biri omzumu tutarak: ''Buraya giremezsin git eğlen'' dedi. ''Buranın sahibiyle görüşeceğim'' dedim. ''Görüşemezsin'' dedi.Üzerlerine atladım.Fakat beni yere serdiler.Yaşlı vampir oldukları belliydi.Sert dövüşüyorlardı.Beni oranın sahibinin odasına götürdüler. ''Bu genç sizi görmek istedi siz görüşme kabul etmiyorum demiştiniz efendim o yüzden onu hırpaladık ama ısrarcı'' dedi bir tanesi.Müdüre baktım. ''Sevgilimi sizin vampirlerinizden biri kaçırdı.'' dediler.Müdür gülmeye başladı. ''Neden senin sevgilini kaçıralım nerelisin sen çocuk'' dedi müdür ''Londra.Sevgilimin kaçırıldığı gece sizin vampirleriniz o bölgede insanlardan besleniyorlarmış'' diyerek ciddiyetimi oraya koydum.Müdür yürümeye başladı. ''Yapsak yaptım derim.Londra'da kurt adamların sayısı artmaya başladı.Onlar yapmıştır.Ete düşkünlüklerini hepsi biliyor.Senin kaltak sevgilin ölmüştür yenisini bulursun'' dedi.O konuşmadan sonra yine öfke krizine girdim.Ve müdürün kalbini söktüm.Diğer vampirler üzerime atladı.Öfkemden hepsini darmadağın ettim.Öfkem dinmiyordu.Gö bebeklerim sararmaya başladı.Dişlerim uzuyor vücudumda kıllar çıkıyordu.Kemiklerim kırılmaya başladı.Değişim geçiriyordum ve kurda dönüştüm.Benim için o gece bitmişti.Kendimi ormanda buldum.Ağzım yüzüm kan içinde,kıyafetlerim değişim sırasında parçalanmış ve kafamda ağrıyordu.Bir eve girdim ve hiç düşünmeden oradaki insanlardan beslendim ve kıyafetlerini giydim.Artık bir canavara dönüşmüştüm.Durdurulamayan bir canavara.Şehirde yürümeye başladım.Etrafa bakıyordum değişik bir şeyler görebilecek miyim diye.Bu arada polisler benim vampirleri katlettiğim yerde araştırma yapıyordu.Yürümeye devam ettim.Şifalı otlar satan bir yere girdim. ''İyi günler'' diyerek kadına baktım. ''İyi günler ne istiyorsunuz? '' dedi ve o da bana baktı. ''Victoria'yı istiyorum.Cadılarda olduğunu biliyorum.Nerede o?'' Terlemeye başladı. ''Ben cadı değilim'' dedi.Yalan söylediğini biliyordum.Kalbi hızlı atıyor.Gözlerinde yalan söylediğini görüyordum. ''Göreceğiz.'' Dükkandaki diğer odaya girdim.Odada büyülü eşyalar vardı.Kadına döndüm. ''Hani cadı değildin'' dedim. ''Cadıyım evet '' dedi.Büyü yaparak boynumu kırdı ve bayıldım.Uyandığımda beş cadı bana büyülü sözler söylüyordu.Onlara baktım.Gözleri sararmaya başladı.Dönüşmeye çalıştım ama dönüşemedim.Büyü benim dönüşmemi engelliyordu.Odaya yaşlı bir büyücü geldi. ''Süper Melez!'' dedi. ''Ta kendisiyim benim gücümü öfkemi duymuşsunuzdur'' diyerek gücümü belli etmek istedim. ''Cadıların öfkesinden sonra senin öfken nedir?Seninle o konuyu konuşmak için gelmedim.Aradığın kişi bizde değil.'' ''Peki o zaman nerede?''Dikkatlice dinliyordum. ''Yer bulma büyüsü yaptık az önce fakat onu kim kaçırdıysa güçlü bir büyüyle yer bulma büyülerini engelliyor'' ''Yalan söylüyorsun'' ''Yalan söylemiyorum ama bunu sana kanıtlama gibi bir isteğim yok'' Etrafa baktım.Güçlerim bu odada engelleniyordu.Normal bir insandan farkım yoktu.Cadılar odadan çıktılar.Bu tenha karanlık odada yalnız kaldı.Günlerce haftalarca burada tıkılı kaldım.Her gün sinirlerim artıyordu.Bir gün yine odada dururken havalandırmadan bir kağıt atıldı üstüme. ''Heyy'' diye bağırdım.Sonra kağıtta bir şeyler yazılı olduğunu anladım.Kağıtta büyülü sözler yazılıydı.Ve altında bir not vardı.BU SÖZLERİ OKU VE BURADAN KURTUL.Sonra aklıma geldi.Ben şu ana kadar hep vampir ve kurt adam güçlerimi kullanmıştım.Fakat hiç büyü güçlerimi kullanmamıştım.Büyülü sözleri söylemeye başladım. ''Athea nisprotto'n tarihanas vok ledon mattiar zeyn hak omer!'' Kapı birden kırıldı.Kapıdan adım attığımda güçlerimin yerine geldiğini hissettim. ''Av zamanı'' Önüme bir cadı çıktı.Onu boynundan ısırdım.2 cadı daha geldi.Boyunlarını koparana kadar ısırdım.Kalbime mızrak saplandı.Mızrağı çıkardım ve cadının ciğerine sapladım.Sonunda yaşlı cadı geldi. ''Kızlarımı öldürdün ve cezasını çekeceksin!'' dedi.Büyüyle kafamdaki damarları patlatıyordu.Bağırmaya başladım.Hızla uzaklaştım.Cadı beni takip ediyordu ki birden arkasında belirdim ve onun kalbini söktüm.Cadı ölmüştü. ''Sizde olmadığını anladım.Şimdi kurt adamları ziyaret etme sırası.'' Ormana doğru yola çıktım.Yürüyerek ormana gidiyordum.Ormana girdim. ''Burada bir kurt adam klanı olacaktır.'' Aramaya devam ettim.Sinirliydim.Sonunda onların kokusunu aldım.Kokuyu izlemeye başladım.Yürüyorken sanırım tuzağa bastım.Yüzlerce ok bana saplandı.Bağırmaya başladım.Okları çıkarmaya başladım birer birer.Sonra kurt adamlar gelmeye başladı.Biri öne çıkarak; ''Sen kimsin ve neden buraya geldin'' dedi. ''Benim ismim James.Sevgilimi arıyorum.Ve duymuşsunuzdur.Ben Süper Melezim.'' Onlara bakıyordum.Aralarında fısıldaşmalar oldu. ''Sevgilin bizde değil.'' Tekrardan sinirlendim. ''Canavarların merkezine geldim.Vampirlerin en büyük kumarhansini darmadağın ettim.Cadıların içine daldım.Yaşlı güçlü cadıları öldürdüm.Bu esnada acı çektim.İşkence gördüm. Boynum kırıldı.Kime gitsem sevgilin bizde değil dediler.O zaman kimde!'' Git gide dahada sinirleniyordum. ''Bizde değil sevgilinin kaçırıldığını gördün mü?'' ''Hayır ama eminim'' Kurt adamlar benimle konuşurken dikkatleri dağılmıştı çünkü bugün dolunaydı.Kısa sürede değişim geçirmeye başladılar. ''Bu acıtacak dedim'' Süper Melez olduğum için dolunayda zorunlu olarak dönüşmüyordum.Fakat diğer kurt adamlar dönüşmüştü.Ve hepsi bana saldırdı.Bayıldım sanırım.Uyandım ve etrafıma baktım,kendime baktım.Vücudum hızlı iyileşiyordu.Okları hemen çıkarıp uzaklaştım.Yaşadığım şehre döndüm.Evime girdim ve yatağıma yattım.Sabah biri beni boynumdan ısırmaya başladı.Uyandım.Onu ittim.Yüzünde maske vardı.Ayağa kalktım. ''Hayatının hatasını yaptın'' dedim.Ve üzerine atladım.Büyüyle beni duvara fırlattı.Dişlerim uzadı.Gözlerim sarı oldu.Ona saldırdım.Yine beni püskürttü. ''Saldırı sırası bende'' Diyerek üzerime atladı.Çok iyi dövüşüyordu.Beni boynumdan tutarak duvara çarpmaya başladı.Maskesini çıkardı.O oydu. ''Victoria!'' dedim.Şaşkındım. ''Evet benim hayalet görmüş gibisin James.'' Dedi ve benim boynumu kırarak bayılmamı sağladı.Baygın olmama rağmen bir ses duyduğumu hatırlıyorum. ''Savaş şimdi başlıyor'' Büyülü Uygarlıklar:Kayıp Haberci Konsey odasına girdim.İçeride onlarca insan vardı.Beni neden çağırdıklarını bilmiyordum.Etrafıma baktım.Kral bana bakıyordu.Konseyden çıt çıkmıyordu.Herkesin gözü benim üzerimdeydi.Kral bana seslendi. ''Demirci Bale'nin oğlu Jason.Uzun bir yolculuğa çıkacaksın.'' Şaşırdım. ''Nereye gideceğim lordum ve neden beni seçtiniz'' Diyerek merakımı gidermeye çalıştım. ''Orman elflerinin bölgesine gideceksin Jason.Neden seni seçtiğimize gelirsek o bölgede doğduğunu duydum.O bölgeleri senden iyi bilen yoktur.Yanına en iyi beş adamımı vereceğim.'' ''Peki lordum neden gittiğimi sorabilir miyim?'' ''3 hafta önce orman elflerinin bölgesine bir haberci gönderdim.Fakat o günden sonra haberciden haber alamadık.Onu araştırman için gönderiyorum.'' ''Anladım lordum'' dedim ve eğilerek salondan çıktım.Dükkanıma girdim ve en keskin kılıcımı aldım.Ve yatağıma yattım hemen uyudum.Sabah kapımın çalınmasıyla uyandım.Kapıyı açtım. ''Kimsiniz?'' dedim. ''Kralın senin için yolladığı adamları'' Kıyafetleri köylü kıyafeti gibiydi. ''Kıyafetleriniz eski değil mi?'' ''Dikkat çekmemek için böyle giyindik.Neyse hazırlanın gidiyoruz.'' ''Tamam yüzümü yıkayayım.'' Hemen yüzümü yıkadım.Kılıcımı,gerekli araç-gereçleri alıp dışarıya çıktım.Dükkanımı kilitledim. ''Evet beyler hazırım.'' Hiç bir şey demeden yola çıktık.Büyük suru geçtik.Artık karşımıza her şey çıkabilirdi.Gün boyunca yürüdük.Gece olmaya başladı.Liderleri olan adam seslendi. ''Gece çökecek burada kamp kuracağız.'' Dedi ve çadır kurmaya başladı.Adamları odun topluyor bazılarıda su şişelerini dolduruyordu.Bende atları bağladım.Ateş yaktık.Yemeklerimizi yedik.Liderleri olan adam yanıma oturdu.Elini uzattı. ''İsmim Oliver.Şu kısa boylu olan Samuel, yüzünde kılıç izi olan Robert, uyuyan olan Abraham, iri olanımızda Zack.'' Herkesi tanıtmış oldu.Elini sıktım. ''Bende Jason.'' ''Biliyorum.Seni yormayayım iyi geceler Robert nöbet tutacak.Uyumana bak'' ''Yoruldum durmadan yürüdük'' Yattım ve uyudum.Sabah erkenden uyandık.Ve yolumuza devam etmeye başladık.En önde Zack yürüyordu.En son 5 sene önce buradan geçmiştim fakat az bir süre olmasına karşın buralar çok değişmişti.At arabası gördük.Sürücüsü yoktu.At kendi kendine gidiyordu.Atı durdurduk.At arabasının içine baktık.Görüntü çok kötüydü.3 kişide vahşice öldürülmüştü.Acaba onları kim öldürmüştü?Samuel ile Oliver onları gömdü.Yürümeye devam ettik. Oliver bizi durdurdu. ''Sessiz olun duyuyor musunuz? Abraham ona baktı. ''Neyi dedi'' Tam o sırada sırtından vuruldu ve yere düştü. ''Batılı Adam!'' diye bağırdı Oliver.Batılı adamlar bizim gibi insandırlar fakat krala bağlı değildirler, onlar haydut,katil,soyguncu gibi insanlardır.Düzenli bir topluluk değildirler.Biz onlara Batılı Adamlar diyoruz.Sayıları fazla gibiydi.Kılıcımı çektim.Robert çok iyi dövüşüyordu düşmanı tek tek kılıçtan geçiriyordu.Ama yeterli değildi.Zack iyi vücuduyla düşmanı rahatlıkla öldürüyordu.Fakat Abraham çok kan kaybediyordu.Ben ve Oliver onu güvenli bir yere doğru taşıdık.Fakat Abraham çok kan kaybetmişti.Artık acı çekiyordu sadece. ''Onun acısını dindireceğim'' dedi Oliver.Onu engellemedim.Oliver Abraham'ın boğazını kesti ve acısını dindirdi.Oliver adamlarına geri çekilme emri verdi.Çünkü düşmanın sayısı fazlaydı ve bölgeyi hepimizden daha iyi biliyorlardı. ''Nereye gidiyoruz Oliver'' dedim. ''Doğru tepedeki mağaralara'' Samuel durdu. ''Dağa çıkıyoruz.Orada nelerin olduğunu biliyorsun Oliver.Batılı Adamlarla savaşalım kendimizi riske atmayalım'' ''Onları yenemeyiz Samuel başka şansımız yok.Sessizce bu mağaradan geçersek bizi duymazlar. ''Sizinle gelmeyeceğim beni anlamalısınız'' dedi Samuel.Tam arkasını dönmüştü ki kafasından okla vuruldu.Oliver bağırdı. ''Doğru mağaraya!'' Hepimiz mağaraya girdik. ''Sakın ses çıkartmayın'' dedi Oliver.Batılı Adamlar mağaraya girmediler.Bu bölgedeki mağaralarda ve dağlarda Dağ Trolleri vardı.Söylentiye göre Dağ Trolleri eskiden insanmışlar.Yurtlarından zorla sürüldükleri için dağlara yerleşmişler.Zamanla derileri sertleşmiş ve soğumuş.Fakat insanların asıl korkmasının sebebi bu değil.Asıl korkutan tarafı Dağ Trollerinin sahip olduğu Devasa kana susamış trolleri! Mağarada sessizce ilerliyorduk.Ben,Oliver, Robert ve Zack.Mağaradan değişik sesler gelmeye başladı.Evet bunlar Dağ Trollerinin sesiydi.Hemen gizlendik.Neyseki bizi fark etmediler.Yürümeye devam ettik.Kimseden tık çıkmıyordu.Fakat grubundan geri kalmış bir Dağ Trolü Robert ile çarpıştı.Dağ Trolü bağırmaya başladı.Diğer Dağ Trolleride gelmeye başladı.Robert kılıcıyla onun kafasını kesti.Koşmaya başladık.Her yerden sesler geliyordu.Koluma bir ok saplandı. ''Aghh!'' Canım çok acıyordu.Oliver beni tuttu.Bir ışık gördük.Mağaradan çıktık.Fakat dağdaydık.Hala onların mekanında.Koşmaya başladık fakat ben biraz yavaş kalıyordum.1000 lerce Dağ Trolü peşimizdeydi.Bir ses duyduk.Önümüze dev bir Trol çıktı.Korktuğumuz başımıza gelmişti.Durduk.Dev Trolü geçersek kurtulabilecektik.Diğer Dağ Trolleride bize hızla yaklaşıyordu.Zack bize işaret yaptı. ''Siz gidin ben onu oyalarım'' ''Bunu yapmak zorunda değilsin'' dedi Oliver. ''Evet zorundayım'' Zack Dağ Trolünün üzerine doğru koşmaya başladı.Dev Trol kükredi.Biz dağdan aşağı doğru koşuyorduk.Çıkmaza girdikYol çökmüştü fakat aşağıda bir dere vardı. ''Emin değilim atlayabiliriz ama su beton etkisi yapabilir.'' Dedi Oliver.Fakat başka çaremizde yoktu.Hepimiz atladık.Çok sert çarptık.Fakat tehlikeli düzeyde değildi.Dağ Trollerinden kurtulmuştuk.Fakat aynısını Zack için söyleyemezdik.Zack Dev Trol karşısında kahramanca savaşmış fakat paramparça edilmişti. ''Seni hiç unutmayacağız Zack'' dedi Oliver ile Robert.Bende üzgündüm. ''Artık fedakarlık yapmak yok kayıp vermeyelim artık.Ya hepimiz ya hiçbirimiz'' dedim.Başlarını evet biçiminde salladılar.Ve yolumuza devam ettik.2 gün boyunca hiç bir sorunla karşılaşmadık.Tek sorunumuz açlık ve susuzluktu.Fakat Orman Elflerinin ormanını gördük.Ve ormana girdik.Fakat hiç elf göremedik.Ağaçlarda gizlendiklerini biliyoruz ama bize kendilerini göstermeleri lazımdı.Orman Elflerinin bu ormandan ayrılacaklarını düşünmüyoruz çünkü Orman Elfleri ne pahasına olursa olsun ormanlarını savunurlar. ''Kamp kurmamız lazım'' Diye uyardı bizi Oliver.Artık daha az kişiydik ve görevimiz dahada ağırlaşıyordu. ''Tamam ben odunları toplarım'' dedi Robert. ''Bende yiyecek ve içecek bir şeyler bulayım bari'' dedim.Oliver'de etrafı araştırmaya başladı.Görevlerimizi tamamladık ve ateşin etrafında oturmaya başladık. ''Bu haberci kesin ölmüştür'' dediRobert.İkimizde büyük ihtimalle öldüğünü biliyorduk ve onayladık.Yaramda iyileşmişti büyük oranda.Bir anda ormandan garip sesler duymaya başladık.Kılıçlarımızı çektik.Oliver ateşi söndürdü.Robert'ın olduğu yerden bir ses geldi ve oraya baktığımızda Robert kaybolmuştu. ''Robert nereye kayboldu'' dedim.Ses çıkmadı.Bir baktım Oliver'de kaybolmuştu.Arkama döndüm.Karşımda bir elf vardı.Fakat siyah renkte bir elfti. ''Siz Orman Elfi değilsiniz.Siz Karanlık Elfsiniz'' Kılıcımı ona doğrulttum ve arkamdan başka bir elfin sert darbesiyle bayıldım.Uyandığımda üçümüz ağaçlara bağlanmıştık.Karşımızda Karanlık Elfler vardı.7 kişiydiler.Bir tanesi bize yaklaştı. ''Bizim topraklarımızda ne arıyorsunuz'' ''Burası Orman Elflerinin toprakları'' diye karşılık verdi Oliver.Fakat Karanlık Elf ona yumruk attı. ''Artık burası bizim toprağımız ve sizde bizim esirimizsiniz.Ne için topraklarımıza girdiniz'' ''Bu bölgeye bir haberci yolladık onu aramak için geldik'' dedi Oliver. ''Buraya haberci filan gelmedi'' Ben,Oliver ve Robert birbirimize baktık.Karanlık Elfler gülmeye başladılar.Orman Elflerinin nasıl kaçtığını anlattılar.Karanlık Elfler genelde geceleri savaşırlar asıl tehlikeli yönleri zor günlerde iyi okçulara sahiptirler.Bir Elf koşarak yanlarına geldi. ''Baskın baskın!'' diye bağırmaya başladı.Elfler ağaçların tepesine çıktılar. ''Buradan çıkmalıyız'' dedim.Uzaktan dumanları görmeye başladık.Orman yanıyordu.Karanlık Elfler saldırıya uğramıştı.Ama kim tarafından?Dakikalarca iplerden kurtulmaya çalıştık ama kurtulamadık.Biri ya da bir şey bize yaklaşıyordu.Karanlıktan bir şey göremiyorduk.Terlemeye başladım.Öleceğimi sanıyordum fakat kısa sürede bize yaklaşanın bir insan olduğunu anladım. ''Kimsin!'' Dedi Oliver ''Sizin aradığınız Kayıp Haberci benim'' ''Yaşıyor muydun?'' ''Evet'' ''Senin öldüğünü sandık'' Dedi Robert ''İşte karşınızdayım.İsmim Noah'' dedi Haberci.Bizi çözdü. ''Peki nasıl bu kadar karışıklık çıkarabildin.'' dedi Oliver. ''Buraya Karanlık Elfler saldırmadan önce geldim.Birlikte geri çekildik Orman Elfleriyle.Siz onları bir nevi oyaladınız bizde fırsattan yararlandık fakat gitmeliyiz.Orman Elfleri onları yenebilir sabah olucak çünkü.'' Hepimiz Noah'a borçlanmıştık.Uzun yolculuğumuza tekrardan başladık ama bu sefer rotamız Kral'ın Şehri yani insan ırkının başkentiydi.Geldiğimiz yerden dönemezdik çünkü diğer ırklar bize karşı tetikte olacaklardı.Her an tekrardan pusuya düşebilir ve bir kaç arkadaşımızı daha kaybedebilirdik.Zaten söz vermiştik artık kayıp vermek yok diye.Yolumuzu uzattık fakat daha güvenli bir yerden geçecektik.Günlerdir yürüdük.Yiyeceğimiz bugün bitmişti.Yorgunduk.Bir gece uyurken sesler duymaya başladık.Hemen izlerimizi kapattık,ateşimizi söndürdük.Eşyalarımızı toplayıp çalılıkların arasına gizlendik.2 dakika boyunca kıpırdamadan bekledik.Sonra bir şey önümüzden geçti sonra bir şey daha sayıları arttı.Yüzlerce hatta binlercesi önümüzden geçmeye başladı.Sonra savaş makineleri değişik hayvanlar geçmeye başladı.Oliver çalılıklardan onların ne olduğunu anladı.Sessizce kulağıma fısıldadı. ''Güneyli Orklar'' Savaş hazırlığı yapıyorlardı.Yakın zamanda saldıracaklardı ama kime?Güneyli Orklar uzun zamanlar boyu baskı ve eziyet altında sefil bir hayat sürdü.Şimdi intikam alma zamanının geldiklerini düşünüyor olmalılar.İyi ki bizi fark etmediler aksi takdirde bizi direk öldürürlerdi.Neyse sonunda gözden kayboldular.Bizde yolumuza devam ettik.Haftalar süren yolculuk sonunda sonunda insan ırkının sınırlarına girmiştik.Direk saraya girdik.Kral acilen herkesi konsey odasına topladı.Noah 2 adım öne yürüdü. ''Kralım Orman Elflerine mesajınızı ilettim.Bizimle dost olmayı kabul ettiler.Fakat Karanlık Elfler tarafından saldırıya uğradılar.Fakat topraklarını geri aldılar.Ormanlarında çok az Karanlık Elf kaldı.Fakat asıl sorunumuz Kralım dönüş yolumuzda Güneyli Orklar'a rastladık.Çok büyük bir ordu kurmuşlar.Fakat kime saldırcaklarını bilmiyorum.Hazırlıklı olmalıyız Kralım.'' diyerek durumun ciddiyetini anlattı. ''Bize hangi ırk savaş açarsa açsın o ırka en iyi şekilde karşılık vereceğiz!'' gibi coşkulu sözler söyledi Kral.Fakat herkesin bildii bir şey vardı.Ufukta savaşın kokuları vardı.Yakın zamanda büyük bir savaş olacak ve bu savaş tüm ırkları etkileyecekti. 1-Okçunun İntikamı 2 :Ok ve Yay 2-Siyah Robot Adam 2 : Robotların Savaşı |
Hyperr « Citoyen » 1435689120000
| 0 | ||
Vargods'un Bilim Kurgu 2. Seri Hikayelerinde giriş bölümüne hoş geldiniz.Burada daha değişik,daha aksiyonlu,daha maceralı ve daha heyecanlı hikayeler sizi bekliyor... 1-Okçunun İntikamı 2:Ok ve Yay Hikayedeki Ana Karakterler: Jackson,Lee,Samantha Diğer Karakterler: Kütüphaneci,Şövalyeler Yazılma Tarihi: 24/06/2015 Konusu: Jackson'un kendi köyünü katledenlerden intikamını alalı 3 ay olmuştur.Her şey düzeldi derken Jackson'un karşısına bir şövalye çıkar ve Jackson'a saldırır.Fakat bu normal bir şövalye değildir.Acaba şövalye Jackson'a neden saldırdı?Ne istiyor olabilir?Yoksa şövalyeyi yönlendiren,kontrol eden başka biri mi var? Okçunun İntikamı 2: Ok ve Yay Köyüme saldıranlardan intikamımı alalı 3 ay olmuştu.Her şey düzgün gözüküyordu.Her gün dengeli ve düzenli bir şekilde antrenmanlarımı yapıyor kendimi her gün biraz daha geliştiriyordum.Okum ve yayımla artık bir olmuştum.Her şeyi hissediyor ve görüyordum.Artık gözüm kapalı hedefi ok ikiden vuruyordum.Terlemiştim. ''Bu günlük bu kadar yeter'' diyerek kulübeme girdim.Suyumu içtim.Yemeğimi yemeden uyumaya başladım.O gün yine çok yorulmuştum.Saatlerce uyudum.Rüyamda Lee'yi görüyordum. ''Karanlık yaklaşıyor.Okunun ve yayını al savaşmaya başla!'' Terler içinde uyandım.Yüzümü yıkadım.Güneş daha doğmamıştı.Dışarısı fazla sessizdi.Tekrardan yatağıma yattım ve güneşin doğuşuyla uyandım.Ormanı kolaçan etmeye başladım.Değişik ,garip bir şey yoktu.Diğer köyleri uzaktan kontrol ettim her şey normaldi.Tekrardan kendi bölgemde antrenman yapmaya başladım.Büyülü Okçu olmanın avantajı okun asla bitmiyor nasıl tekrardan ok oluşuyor hala anlayamamıştım.Neyse antrenman yaparken garip çıtırtılar duydum.Maskemi taktım ve çalılıklara gizlendim.Ses yoktu ama birinin olduğunu biliyordum.Ayak sesleri duyulmaya başladı.Yaklaşıyordu.Sonunda onu gördüm.Karşımda kalın zırhlı yüzü gözükmeyen bir şövalye vardı.Kralın şövalyelerine benzemiyordu.Çalılıklardan çıktım. ''Hey sen!'' Bana baktı üstüme doğru gelmeye başladı.Okumu ona doğrulttum. ''Dur yoksa seni öldüreceğim.'' Hala üstüme geliyordu.Yayımı gerdim okumu attım.Ok onun zırhına çarptı fakat zırhını delemedi.Zırhı kaliteli ve sağlamdı.Kılıcını üstüme savuruyordu.Bende reflekslerimle kılıcın darbelerinden kurtuldum.Ağacın üstüne çıktım hızlıca.Şövalyede tırmanmaya başladı.Tam tırmanırken okumu şövalyenin başlığına attım ok başlığı deldi şövalye yere düştü.Tam kafasından vurmuştum.Onu öldürmüştüm ya da öldürdüğümü sanıyordum.Ağacın biraz daha tepesine çıktım.Başka şövalyeler ya da başka birileri daha var mı diye kontrol etmeye başlamıştım ki öldürdüğüm şövalye ayağa kalktı.Şaşırdım.Okumu ağaca sapladım.Ağaç dallarıyla şövalyeyi kavradı.Aşağıya indim. ''Sen kimsin ya da nesim?!'' diyerek merakımı gidermeye çalışıyordum.Hiç bir şey söylemiyordu.sadece ağaçtan kurtulmaya çalışıyordu. ''Tamam zor yoldan yapacağız o zaman'' Şövalyenin başlığını çıkarmaya çalıştım.Fakat çıkmıyordu.Konuşmuyordu da ondan bilgi alamıyordum.Ağacın dalıda zayıflamaya başlamıştı.Bir kaç kere daha ok attım fakat ölmedi.Koşarak oradan uzaklaştım.Ölümsüz bir şövalyeyi oklarım durdurmuyor sadece yavaşlatıyordu.Şövalyenin zayıf noktasını bulmalıydım.O yüzden araştırma yapmak için bir köye gittim.Orada bu tür şeylerle ilgili bilgili bir adam varmış.Fakat köye gittiğimde köy katledilmiştir.Şövalye hepsini kılıçtan geçirmiş olmalıydı.Ayak sesleri duydum.Bu ses şövalyenin sesiydi.Arkama baktığımda 3 tane şövalye bana doğru koşuyordu. ''Lanet olsun'' diyerek kaçmaya başladım.Okumu ona fırlattım ok havada bölündü yirmi ok onara saplandı ama koşmaya devam ettiler.Ormana girdim.Orada izimi kaybettirecektim ki karşıma başka şövalye çıktı.Kılıcını üstüme savurdu ve kolumu sıyırdı kılıç.Arkadan 2 şövalyede hızla bize bana doğru geliyordu. ''Ölmeyeceğim'' Şövalyeyi ittim ve koşmaya başladım.10 dakika boyunca ben kaçtım onlar kovaladı.Uçuruma gelmişti.Aşağısı göldü. ''Ceronimo'' Atladım karaya çıktım.Yüzümü sildim. ''Başka bir yol bulmam gerekecek bir şövalye tek başına güçlüyken üç tanesi onların zayıf yönünü bulmam lazım'' Gece olmuştu.Ağaçların üstünde gizli bir yerde uyumaya başladım.Rüyamda Lee'yi görüyordum. ''Lee bana yardımcı ol sen doğa üstü ile ilgili her şey hakkında bilgi sahibisin o şövalyeler kim?Onları nasıl yenebilirim?'' ''Son üç ayda kabiliyetlerini çok iyi geliştirdin evlat.Fakat şu karşındaki şövalyeleri yenmek için onların ölmemesini sağlayan yani onları ölümsüz yapan gücü bulmalısın.O güç ile bağlantılarını kestiğinde şövalyeler zaten yok olacaktır.'' ''Peki nasıl yok edeceğim'' Derken uyandım.Lee bana gücün kaynağını bulmamı söylemişti ve ben nereden başlayacağımı biliyordum.Hemen hazırlanmaya başladım.Gerekli eşyaları ve atımı alıp yola çıkmaya başladım.Yolculuğum 2 ay sürecekti.Çünkü gideceğim yer Çin'in Dunhuang şehriydi.Bu seferki yolculuğum eskisi gibi kötü geçmeyecekti çünkü bu sefer tecrübeliydim ve eskisinden daha dayanıklı ve güçlüydüm.Uzun süre yolculuk ettim.Geceleri dinlenirken gündüzleri yoluma devam ettim nihayet Çin'in Dunhuang şehrine vardım.Orada eski bir kütüphane olacaktı.Atımı uygun bir yere bıraktım ve kütüphaneye girdimKütüphanede 80 yaşında bir dede vardı. ''Hoş geldin genç savaşçı'' ''Benim dilimi nerden biliyorsunuz ya da ingilizce konuştuğumu nerden biliyorsunuz'' Şaşırmıştım. ''Tahmin diyelim genç savaşçı ne istiyorsunuz'' ''Hangi kitabı arıyorsun genç savaşçı'' ''Büyü ile ilgili bir kitap arıyorum'' Beni dikkatlice süzdü.Yürümeye başladı.Onu takip ettim.Bir raftan tozlu bir kitap çıkardı. ''Bu kitabı biliyorum sorunuzu bana sorarsanız cevabınızı daha kısa sürede bulabilirsiniz genç savaşçı'' ''Bir şövalte hakkında bilgi istiyorum'' ''Yüzlerce şövalye var genç savaşçı daha ayırt edici bir şey söyleyin'' ''Ölmeyen bir şövalye ona öldürücü darbeler vermeme rağmen hiç bir şey olmamış gibi benimle savaştı'' Adamın gözleri büyüdü. ''O şövalyeler sadece oyuncak onları yöneten biri olmalı.Bir dakika Sen büyülü okçusun'' ''Evet ben büyülü okçuyum şimdi bu önemli değil söyle bana onları nasıl yenebilirim.'' ''Onları yöneten kişiyi öldürürsen şövalyeler ölür.Genç okçu çabuk olman gerekiyor eğer kehanet doğruysa önlerine çıkan herkesi öldürecekler ok ve yayı arıyorlar!'' Dışarı çıktım.Tektar kendi yaşadığım yere doğru yolculuk etmeye başladım.1,5 ayda kendi yaşadığım yere vardım.Kulübeme vardım.Kulübem darmadağın edilmişti.Not bırakılmıştı. ''Kara Kale.'' Düşündüm.Bu bir tuzak mıydı? Fakat gitmek zorundaydım çünkü onlarla savaşmadığım ,kaçtığım her gün daha fazla insan ölüyordu. ''Onları yenebilirim'' dedim.Kulübemdeki gizli yeri açtım simsiyah kıyafetimi giydim. ''Büyülü okçuyu arıyorlarsa onu bulacaklar'' Dışarı çıktım Kara Kale'ye doğru yürümeye başladım.30 dakikalık bir yürüyüşten sonra Kara Kale'yi gördüm.Kaleye doğru yürümeye başladım.Bunun tuzak olduğunu biliyordum.Fakat benim yüzümden başka kimse ölmeyecekti artık.Kapının önüne geldim.Kapıyı çaldım.Kapı açıldı.Kapıyı açan benim daha önce savaştığım şövalyelerden biriydi.İçeri girdim.İçeride 2 şövalye daha vardı. ''Hoş geldin okçu'' Merdivenlerin üstüne baktım.Evet bu bir kadın sesiydi.Gülüyordu. ''Kimsin sen?'' ''Ben cadı Samantha şövalyelerin kraliçelesi'' ''Kraliçeler gibi güzel değilsiniz'' Sinirlendi Samantha. ''Ölüyken bu kadar şakacı olmayacaksın'' Şövalyeler üstüme saldırmaya başladı.Okumu tavana fırlattım kocaman lamba 1 şövalyenin üstüne düştü.Diğer ikisi kılıçlarını bana savuruyorlardı.Masanın üstüne çıktım.Okumu onlara fırlatıyordum fakat oklarım onu durdurmuyordu ki Samantha beni büyüyle duvara fırlattı sonra öteki duvara ardından diğer duvara.Okumu bırakmıyordum ne kadar acı çeksemde yayımı elimden bırakmıyordum.Sanki bağlanmış gibiydik.Maskem kan olmuştu.Samantha beni şövalyelerin önüne bıraktı.Beni tekmelemeye başladılar.Kollarıma çizikler çizdiler. ''Pes ediyor musun Okçu?'' ''Asla okumu ve yayımı ne yapacaksınız'' ''Yayının ve okunun gücünü biliyor musun?Ya da farkında mısın?O içindeki gücü emip en güçlü cadı ben olacağım ve düşmanlarımı yok edip insanoğlunu kölelerim yapacağım'' ''Asla!'' Okumu Samantha'ya fırlattım.Fakat silahşör kılıcını karnıma sapladı.Ağzımdan kan gelmeye başladı.Samantha bana doğru yürüyordu. ''Okçu ölüyor cadı güçleniyor acıklı son olacak'' Şövalyeler beni tekmelemeye devam ediyordu. ''Durun onu kendim öldüreceğim onun silahıyla'' dedi Samantha.Ayağıyla yüzüme bastırıyordu. ''Yazık düştüğün hale bak'' dedi Samantha.Okumu tuttu.İçindeki gücü içine çekmeye başladı. ''Evet gücü hissediyorum'' Dedi Samantha Okun gücünü içine çekiyordu ve bende hissediyordum.Son gücümle yayımı tuttum ve onun kolunuda tuttum. ''Okumun gücünü çekebilirsin ikimizin gücünü çekebilir misin!'' Ok ve yayımla birlikte benimde gücümü çekmeye başladı.Yayımla ben birbirimize o kadar bağlanmıştık ki farklı değişik bir güç yaymaya başladık.Samantha tüm gücü içine çekiyordu.Gülmeye başladı ''Hissedebiliyorum o güç artık her şeyi çekebilirim'' Yorulmaya başladım.Tüm güç cadıya akıyordu ama dayanıyordum.Samantha'ya bir şeyler olmaya başladı.Gücü bırakmaya çalışıyordu ama güç hala içine akıyordu. ''Hayır durduramıyorum '' Çığlık atmaya başladı. ''Hayır bu güç çok fazla'' Samantha fazla güçten dolayı patladı etrafım bağırsak kan olmuştu.Güç dalgaları yayılmaya devam ediyordu.Şövalyeler kaçmaya başladı fakat güç dalgası onları buharlaştırdı.5 dakika boyunca böyle devam etti sonra dalgalar kesildi.O esnada bende bayıldım.Saatlerce belkide 2 gün boyunca uyudum bilmiyorum.Uyandığımda yayım kırılmış,oklarım kaybolmuştu.Benimde başım ağrıyordu ve o kadar uyumama rağmen hala yorgundum.Samantha tüm gücümü içine çekmişti.Yeni yeni gücüm yerine geliyordu.Kırık yayımı aldım.Zorlana zorlana kulübeme geldim kendimi yatağıma attım.Yayımı bir kenara koydum.Çok kötü durumdaydım.Güçsüzdüm,yorgundum ve yayım gücünü kaybetmişti.Asıl beni üzen şey artık büyülü okçu değildim... 1-Siyah Robot Adam 2 : Robotların Savaşı Dernière modification le 1435691160000 |
Hyperr « Citoyen » 1435689180000
| 0 | ||
3. serilerde burası olsun yakın zamanda |
Ferahlik « Citoyen » 1435689480000
| 0 | ||
ölümsüzlerdeki yarayıklar? e: çok iyi olmuş beğendim Dernière modification le 1435691700000 |
Ferahlik 1435689480000
| | ||
[Modéré par Visne, raison : Çift gönderim] |
Hyperr « Citoyen » 1435690140000
| 0 | ||
Ferahlik a dit : Teşekkür ederim beğendiğinize sevindim. Ölümsüzlerin Savaşındaki yaratıklar Vampirler kurt adamlar cadılar birde süper melez var.Süper Melez vampir cadı kurt adam ve insan karışımı orada yeni dönüşen ve sevgilisini arayan bir süper melez anlatılıyor Dernière modification le 1435690740000 |
Kartallbaris « Citoyen » 1435691460000
| 0 | ||
Başarılar fena olmamış şaka yaptım güzel olmuş Görkem Büyülü Uygarlıklar favorim |
Hyperr « Citoyen » 1435692060000
| 0 | ||
Teşekkür ederim :D |
Foxtax « Citoyen » 1435692240000
| 0 | ||
En çok ''Siyah Robot Adam:Başlangıç'' 'ı sevdim. Başarılarının devamını dilerim. |
Hyperr « Citoyen » 1435692600000
| 0 | ||
Teşekkürler bu arada şunu not ediyim.Siyah Robot Adam Iron Man'a benzemiyor teknoloji olarak daha ileri Siyah Robot Adam gelecekteki bir robot çünkü içinde Iron Man'deki gibi bir insan var fakat içindeki insan robota girince insan uykuya giriyor insanın zihni robotun zihnine giriyor robotla bütünleşiyor ayrıca Siyah Robot Adam'ın lazer silahları ağır silahları falan var ileride daha iyi anlatırım Dernière modification le 1435692720000 |
Denoefe « Citoyen » 1435699080000
| 0 | ||
Bir ara forumda Den'in Günlüğü vardı o aklıma geldi. Dernière modification le 1435699140000 |
Hyperr « Citoyen » 1435746960000
| 0 | ||
Üşeniyorum çoğu zaman ama ileride böyle filmler yapacağım. |
Thesvp « Censeur » 1435774500000
| 0 | ||
Tebrikler baya emek harcamışsın |
Hyperr « Citoyen » 1435786020000
| 0 | ||
Teşekkürler :D Evet emek harcadım ama hepsini bir güne yığmadım her gün az az . |
Noktats « Citoyen » 1435788900000
| 0 | ||
wattpad kullansana buralarda harcanıyorsun |
Kolyeliyim « Sénateur » 1435827060000
| 0 | ||
Hikayelerin güzel. .'nın dediği gibi Wattpad kullanmalısın. |
Hyperr « Citoyen » 1435853100000
| 0 | ||
Teşekkür ederim fakat Wattpad nedir? Bu arada hikayeler biraz kısa gelmiş olabilir biraz kısa yazdım kimse sıkılmasın diye. |
Kolyeliyim « Sénateur » 1435854000000
| 0 | ||
vargods a dit : E-kitap uygulaması. İnternet üzerinden kitap yazıyorsun yani. Google Play Wattpad |
Hyperr « Citoyen » 1435854420000
| 0 | ||
Anladım beğenenler olursa ne oluyor takipçi filan var mı ? :D |
Kolyeliyim « Sénateur » 1435857900000
| 0 | ||
vargods a dit : Evet var. Kaç kez okunduğunu da gösteriyor. |