×

Langue

Fermer
Atelier 801
  • Forums
  • Dev Tracker
  • Connexion
    • English Français
      Português do Brasil Español
      Türkçe Polski
      Magyar Română
      العربية Skandinavisk
      Nederlands Deutsch
      Bahasa Indonesia Русский
      中文 Filipino
      Lietuvių kalba 日本語
      Suomi עברית
      Italiano Česky
      Hrvatski Slovensky
      Български Latviešu
      Estonian
  • Langue
  • Forums
  • /
  • Atelier 801
  • /
  • Hors-sujet
  • /
  • [Edebiyat] Şiir Paylaşma Başlığı
« ‹ 13 / 13
[Edebiyat] Şiir Paylaşma Başlığı
Xirimsin
« Citoyen »
1583495760000
    • Xirimsin#3470
    • Profil
    • Derniers messages
#241
  1
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında.
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan 
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lanet ediyor bana bakireler de.
Sözlerim var köprüleri geçirmez
kimseyi ateşten korumaz kelimelerim
kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına
uçtum ama uçuşum
radarlarla izlendi
gayret ettim ve sövdüm 
bu da geçti polis kayıtlarına.

Haytanın biriyim ben, bunu bilsin insanlar
ruhumun peşindedir zaptiyeler ve maliye
kara ruhlu der bana görevini aksatmayan kim varsa
laboratuvarda çalışanlara sorarsanız
ruhum sahte
evi Nepal'de kalmış
Slovakyalı salyangozdur ruhum
sınıfları doğrudan geçip
gerçekleri gören gençlerin gözünde.

Acaba kim bilen doğrusunu? Hatta ben
kıyı bucak kaçıran ben ruhumu
sanki ne anlıyorum?
Ola ki
şeytana satacak kadar bile bende ondan yok.
Telaş içinde kendime bir devlet sırrı beğeniyorum 
çünkü bu, ruhum olmasa da saklanacak bir şeydir
devlet sırrıyla birlikte insanın
sinematografik bir hayatı olabilir
o kibar çevrelerden gizli batakhanelere
yolculuklar, lokantalar, kır gezmeleri
ve sonunda estetik bir 
idam belki!
Evet, evet ruhu olmak
bütün bunları sağlayamaz insana.
Doğruysa bu yargı 
bu sonuç
bu çıkarsama
neden peki her şeyi bulandırıyor 
ertelenen bir konferans
geç kalkan bir otobüs?
Milli şefin treni niçin beyaz?
Ruslar neden yürüyorlar Berlin'e?
Ne saçma! Ne budalaca!
Dört İncil'den Yuhanna'yı
tercih edişim niye?
Ben oysa
herkes gibi
herkesin ortasında
burada, bu istasyonda, bu siyah
paltolu casusun eşliğinde
en okunaklı çehremle bekliyorum
oyundan çıkmıyorum
korkuyorum sıram geçer
biletim yanar diye
önümde bir yığın açalya
bir sürü çarkıfelek
gergin çenekli cesetleriyle
önümde binlerce çiçek
korkuyorum sıra sende
sen de başla ve bitir diyecek.
Yo, hayır
yapamaz bunu, yapmasın bana dünya
söyleyin 
aynada iskeletini
görmeye kadar varan kaç
kaç kişi var şunun şurasında?

Gelin
bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar!
Bana kötü
bana terkettiğiniz düşünceleri verin
o vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız
ah, ne aptalmışım dediğiniz zamanlar
onları verin, yakınmalarınızı
artık gülmeye değer bulmadığınız şakalar
ben aştım onları dediğiniz ne varsa
bunda üzülecek ne var dediğiniz neyse onlar
boşa çıkmış çabalar, bozuk niyetleriniz
içinizde kırık dökük, yoksul, yabansı
verin bana 
verin taammüden işlediğiniz suçları da.
Bedelinde biliyorum size çek 
yazmam yakışık almaz
bunca kaybolmuş talan
parayla ölçülür mü ya?

Bakın ben, bir çok tuhaf
marifetimin yanısıra
ilginç ödeme yolları bulabilen biriyim
üstüme yoktur ödeme hususunda
sözün gelişi
üyesi olduğunuz dernek toplantısında
bir söyleve ne dersiniz?
Bir söylev: Büyük İnsanlık İdeali hakkında!
Yahut adınıza bir çekiliş düzenleyebilirim
kazanana vertigolar, nostaljiler
karasevdalar çıkar.
Yapılsın adil pazarlık 
yapılsın yapılacaksa
işte koydum işlemeyi düşündüğüm suçları
sizin geçmiş hatalarınız karşısına.
Ne yapsam
döl saçan her rüzgarın
vebası bende kalacak
varsın bende biriksin
durgun suyun sayhası
yumuşatmayı bilen ateş
öğüt sahibi toprak
nasıl olsa geri verecek
benim kılıcımı.
Jonathan
« Citoyen »
1583496060000
    • Jonathan#2986
    • Profil
    • Derniers messages
#242
  0
İnsan
eşref-i mahlûkattır derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı
geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından
geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı
kararmış rakamların yarıklarından sızarak
bu söz yüreğime kadar alçaldı
damar kesildi, kandır akacak
ama kan kesilince damardan sıcak
sımsıcak kelimeler boşandı
aşk için karnıma ve göğsüme
ölüm için yüreğime sürdüğüm eczâ uçtu birden
aşk ve ölüm bana yeniden
su ve ateş ve toprak
yeniden yorumlandı.

Dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmayacak
kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın
yanık yağda boğulan yapıların arasında
delirmek hakkını elde bulundurmak
rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
bana deha değil
belgeler gerekli
kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza
gençken
peşpeşe kaç gece yıllarca
acıyan, yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım
bilmezdim neden bazı saatler
alaturka vakitlere ayarlı
neden karpuz sergilerinde lüküs yanar
yazgı desem
kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma
Tokat
aklıma bile gelmezdi
babam onbeşli olmasa.

Meyan kökü kazarmış babam kırlarda
ben o yaşta koltuğumda kitaplar
işaret parmağımda zincir, cebimde sedef çakı
cebimde kırlangıçlar çılgınlık sayfaları
kafamda yasak düşünceler, Gide mesela.
Kar yağarken kirlenen bir şeydi benim yüzüm
her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana
gecenin anlamı tıkansın diye ıslık çalar
resimli bir kitaptan çalardım hayatımı
oysa hergün
merkep kiralayıp da kazılan kökleri
Forbes firmasına satan babamdı.

Budur
işte bir daha korkmamak için korkmaz görünen korku
işte şehirleri bayındır gösteren yalan
işte mevsimlerin değiştiği yerde buharlaşan
kelepçeler, sürgünler, gençlik acılarıyla
güç bela kurduğum cümle işte bu;
ten kaygusu yüklü ağır bir haç taşımaktan
tenimin olanca ağırlığı yok oldu.
Solgun evler, ölü bir dağ, iyice solmuş dudak
bile bir bir çınlayan
ihtilal haberidir
ve gecenin gümüş ipliklerden işlenmiş oluşu
nisan ayları gelince vücudu hafifletir
şahlanan grevler içinde kahkahalarım küstah
bakışlarım beyaz bulutlara karşı obur
marşlara ayarlanmak hevesindeki sesim
gider şehre ve şaraba yaltaklanarak
biraz ağlayabilmek için
fotoğraflar çektirir
babam
seferberlikte mekkâredir.

İnsanın
gölgesiyle tanımlandığı bir çağda
marşlara düşer belki birkaç şey açıklamak
belki ruhların gölgesi
düşer de marşlara
mümkün olur babamı
varlık sancısıyla çağırmak:
Ezan sesi duyulmuyor
Haç dikilmiş minbere
Kâfir Yunan bayrak asmış
Camilere, her yere

Öyle ise gel kardeşim
Hep verelim elele
Patlatalım bombaları
Çanlar sussun her yerde

Çanlar sustu ve fakat
binlerce yılın yabancısı bir ses
değdi minarelere:Tanrı uludur Tanrı uludur
polistir babam
Cumhuriyetin bir kuludur
bense
anlamış değilim böyle maceralardan
ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur
yalnız
coşkunluğu karşısında içlendiğim şadırvan
nüfus cüzdanımda tuhaf
ekmek damgası durur
benim işim bulutlar arşınlamak gün boyu
etin ıslak tadına doğru
yavaş yavaş uyanmak
çocuk kemiklerinden yelkenler yapıp
hırsız cenazelerine bine bine
temiz döşeklerin ürpertisinden çeşme
korkak dualarından cibinlikler kurarak
dokunduğum banknotlardan tiksinmeyi itiraz
nakışsız yaşamakları
silâhlanmak sanarak
çıkardım
boğaza tıkanan lokmanın hartasını
çıkınımda güneşler halka dağıtmak için
halkı suvarmak bin saçlarımda bin ırmak
ıhtırdım caddeleri meğer ki mezarlarmış
hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa
fly Pan-Am
drink Coca-Cola

Tutun ve yüzleştirin hayatları
biri kör batakların çırpınışında kutsal
biri serkeş ama oldukça da haklı.
Ölümler
ölümlere ulanmakta ustadır
hayatsa bir başka hayata karşı.

Orada
aşk ve çocuk
birbirine katışmaz
nasıl katışmıyorsa başaklara ağustos sıcağı
kendi tehlikesi peşinden gider insan
putların dahi damarından
aktığı güne kadar
sürdürür yorucu kovalamacayı.

Hanidir görklü dünya dünyalar içre doğan?
Nerde, hangi yöremizde zihnin
tunç surlardan berkitilmiş ülkesi
ağzı bayat suyla çalkanmış çocuğa rahim olan
parti broşürleri yoksa kafiyeler mi?
Hangi cisimdir açıkça bilmek isterim
takvim yapraklarının arasını dolduran
nedir o katı şey
ki gücü
gönlün dağdağasını durultacak?
Hayat
dört şeyle kaimdir, derdi babam
su ve ateş ve toprak.
Ve rüzgâr.
ona kendimi sonradan ben ekledim
pişirilmiş çamurun zifiri korkusunu
ham yüreğin pütürlerini geçtim
gövdemi alemlere zerkederek
varoldum kayrasıyla Varedenin
eşref-i mahlûkat
nedir bildim.
Lucifer
« Censeur »
1584746160000
    • Lucifer#0631
    • Profil
    • Derniers messages
    • Tribu
#243
  0
Karlofça Antlaşması gibi gözlerin, Sevr kadar geçersizdi umudum.
Lozan kadar keskin sözlerin, Patrona Halil ayaklanması gibiydi kalbin.
Toprak kaybı mı? Zaman kaybı mı?
Brest- Litowsk kadar zordu seni sevdiğimi söylemesi
Misak-ı Milli kadar dardı sevgin
Kerkük kadar uzaksın, Kerkük kadar benim.

-Lucifer-
Jonathan
« Citoyen »
1584807840000
    • Jonathan#2986
    • Profil
    • Derniers messages
#244
  0
Sarp bir güvercin düşüyor yüreğimden
buna dayanmalıyım
ölünce bir partizan gibi ölmeliyim
sabahın kuşluk vaktine savrulan
savrulan savrulan ergen ölüleri gibi.
Şehrin şarkısını söylediğim zaman
yağız bir kımıltı oluyor sesim
korku ve cüzam
korku ve cüzam
korku...
Ne beklenebilir artık namlulardan.
Harçlar karılmış duruyordur
hem de kara
bir gerdek olarak yaşıyoruzdur kendimizi
ne beklenebilir.
Twilight
« Citoyen »
1585080960000
    • Twilight#5377
    • Profil
    • Derniers messages
#245
  0
Jonathan a dit :
Twilight a dit :
Uzaqlardasan mənimlə deyil
Mən isə yalnızam səninlə değil
Qəlbim səninlədir içimdə deyil
Seni sevirəm elimdə deyil

Yahşisen

Yaxşıyam həə :)
Vale
« Sénateur »
1587929820000
    • Vale#5437
    • Profil
    • Derniers messages
    • Tribu
#246
  0
some love too little, some too long,
some sell, and others buy;
some do thedeedwith manytears,
and some without asigh:
for each man kills the thing he loves,
yet each man does not die.
Jadefoca
« Citoyen »
1589401380000
    • Jadefoca#0000
    • Profil
    • Derniers messages
#247
  0
Gözleri var ya
Elleri sımsıcak hani ya
Dilinden vurur beni ya
Ömrümü adarım yoluna

Ah isterim ben seni
Kalbimde derin yazılı yerin
Gözleri beni bitirir
Ah bir senden gidemedim

Bende sevmiştim oysa bende sevmiştim
Kalbe darbe vurdu, önce hayallerimi yitirdim
Harbe sürdü kelimelerim, harpaç oldum harbiden
Gittin ya helal olsun, ızdırabı çeken benim

Severdi oysa ki
Gözleriyle gerçekten büyülemişti hayatımı
Hasret nedir bilmezdim
Özlemezdim bende maviydi hayallerim

Artık anlamı yok bunların ben sensiz ne'yleyim?
Gazabı çok büyük aşkının ve nefretinin
Akarsular dururdu, meleğiydi mabedimin


Gözlerime bak ve olmadığını sende söyle
Hadi göster nefretini son kez olsun bitti de
Bende anlarım o zaman hayallerimin sahteliğini
Keşke farklı olsa silebilsem geçmişimi

Artık istemiyorum sensiz bu göz yaşla doldu
Çaresiz haykırışların, cefaların ortasında

Allahım sen yardım et
Korkar oldum gölgelerden
Tıpkı sen gibi aynı ölüm öncesi sessizlik
Şimdi ise yalnızlığın acı sonuyla yüzleştim
Ölmek istedim ve sonra kendi canıma kastettim

Sevgilim nerde?
Ah bu gönül ölür be
Hasreti yakar derinde
Seninle kalbim mahşerde

Sorardım kendime istemem ben diye
Ve sende kalbime vazgeçer mi yürekte

Bıkmadım beklerim sen dön yine severim
Seninle ölen kalbe seninle söz verdim

Son nefessin sen
Severdi yürekte en derinden
Mutluluk ellerinden
Dön bebeğim nerdesin sen

Ellerim ellerinden ayrılırsa sevgili
Yarın denilen günler olmayacak belki
Beni bırakıp gittin ya çaresizim şimdi
Ne bugün ne yarın güneş doğmayacak sanki

Kalbe düşen ilk cemrem
Dudaktaki gizli hecem
Sen olmazsan yanımda
Yaşayamaz ki bu beden

Fırtınalar kopuyor bak savruluyoruz işte
Ayrılık dayandı kapıya sebebi yokken
Bu günlerim şimdi mutsuz yarınlar umutsuz
Dilimde tek bir hece söylüyorum şuursuz

Sensiz ölmek istemezdim hiçbir zaman asla
Ama kaybettim kendimi bıraktım boşluğa

Şimdi intihar mı etmeli veya üzülmeli
İkilemler içindeyim, yardım et be sevgili
Geriye dönmeyeceksin ama unutmadım geçmişi
Bugünde bekledim seni gelirsin belki

İmkansız olan bir şey varsa seni unutmaktı
Seviyorum dediğin söz kalbe kazındı
Yeni bir sayfa açalım hadi unut olanları
Yalan da olsa oyna mutlu ve mesutları

Gözleri var ya
Elleri sımsıcak hani ya
Dilinden vurur beni ya
Ömrümü adarım yoluna

Ah isterim ben seni
Kalbimde derin yazılı yerin
Gözleri beni bitirir
Ah bir senden gidemedim

[Bölüm 3]
Çok uzaktasın sen sesimi duymazsın belki
Bende sana uzağım ondandır ya hasretim
Uzun zaman oldu bak özlüyorum sevgilim
Sensizlik kolay değil acısını dindiremedim

Anlamsız olan her şey beni buldu benimle
Kokun dolaşırdı tenimde, akıldasın, gecemde
Anlatamazdım güzel gözlerini denizlere
Hep parlardı böyle yıldızım gök'yüzünde

Zaman saatleriyle yakın oldu ölüm kadar
Kaderin prangası koptu gitti buraya kadar
Artık tükendi bu kalp uzak durun parçalar
Müdafaa etmeyin ve bırakın uzun yol var

Eskidendi yalanlarım halimi bilir misin?
Her şey zulüm oluyor vardı benim de ümidim
Hissederim yokluğunu bitmeyen bir senfoni
Allahım yardım eder unutturur belki sana beni

Gönlümün yarısı yok mahşere kadar acı
Ömrümden çaldığın günlerin bedeli yasaklı
Bana düşman dedin sanki sen çok vefalı
Tamam anladım seni sevmekmiş günahım

[Hook]
Gözleri var ya
Elleri sımsıcak hani ya
Dilinden vurur beni ya
Ömrümü adarım yoluna

Ah isterim ben seni
Kalbimde derin yazılı yerin
Gözleri beni bitirir
Ah bir senden gidemedim

Gözleri var ya
Elleri sımsıcak hani ya
Dilinden vurur beni ya
Ömrümü adarım yoluna

Ah isterim ben seni
Kalbimde derin yazılı yerin
Gözleri beni bitirir
Ah bir senden gidemedim

Ah, ah, ah

Sevgilim nerde?
Ah bu gönül ölür be
Hasreti yakar derinde
Seninle kalbim mahşerde

Sorardım kendime istemem ben diye
Ve sende kalbime vazgeçer mi yürekte

Bıkmadım beklerim sen dön yine severim
Seninle ölen kalbe seninle söz verdim

Son nefessin sen
Severdi yürekte en derinden
Mutluluk ellerinden
Dön bebeğim nerdesin sen
Mert
« Citoyen »
1590204420000
    • Mert#1888
    • Profil
    • Derniers messages
#248
  0
Sen gidiyorsun ya işine yetişmek için
Saçlarını, gözlerini, ellerini
Neyin varsa toplayıp gidiyorsun ya
Her seferinde bir şey unutuyorsun sıcak
Termometrede yükselen çizgi çizgi
Kim bilir nerelerde soğuyorsun

Senin gözbebeklerin var ya kadın kadın gülen
İnsan insan bakan gözbebeklerin
Beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta
Beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder

Ne gelirse onlardan gelir bana
Çalışma gücü yaşama direnci
Mutluluk gibi kazanılması zor
Mutluluk gibi yitirilmesi kolay

Bir açarsın ki mutluyum
Bir kaparsın her şey elimden gitmiş


Gidişini Anlatıyorum - Rıfat Ilgaz

Dernière modification le 1590204480000
Viola
« Consul »
1590320640000
    • Viola#6169
    • Profil
    • Derniers messages
    • Tribu
#249
  0
...Avutmaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına.
Aşk, iki kişiliktir... (Ataol Behramoğlu - Aşk İki Kişiliktir)
Vale
« Sénateur »
1590421500000
    • Vale#5437
    • Profil
    • Derniers messages
    • Tribu
#250
  1

Ya bin yıl, ya bin asır sonra o gün gelecek.
Koklarken küllerimi mezarımda bir böcek
O kadar yanacak ki, bir yüksüklük toprağım,
Yerden bir damar gibi kopup fışkıracağım!
Ve birden bakacağım, her tarafım bitişmiş,
Başım, toprak altında bir mâden gibi pişmiş.
Nefesten daha ince bir ipek kumaş derim;
Fosfordan daha parlak, ince uzun ellerim.
Dalacağım kendimin hayran seyrine,
Diyeceğim: Bu dönen şeyler eski yerine,
Benim diye baktığım şeyler miydi bir zaman?
Külümün rüyası mı yoksa gördüğüm?.. Aman!
Başımda açılacak fânilerin seması
Ve onların taprağa gerçek diye teması,
Bir tatlı vehim gibi içimi bayıltacak;
Toprağın, koşacağım, üzerine yalnayak;
Şehrin, dolaşacağım kuş gibi etrafında;
Bir beyaz hayaletim upuzun çarşafında,
Gezeceğim, doğduğum evin odalarını,
Geceleyin, koskoca şehrin lâmbalarını,
Bir keksin üfleyişim söndürmeye yetecek;
Korku, şehrin çelikten sesini tüketecek.
Herşey susacak o ân, çalınacak kapılar;
Kiremitleri yaprak yaprak alan bir rüzgâr,
Ağzamdan haykıracak, uzun, gizli, çapraşık...
Erişilmez fikir ki, düğüm düğüm dolaşık...
Sarıldıkça boşanan yumak, çözülen demet;
Başı görünmez hayâl, sonu gelmez nedamet...

Necip Fazıl Kısakürek


Cennetteyze
« Consul »
1592313480000
    • Cennetteyze#0000
    • Profil
    • Derniers messages
    • Tribu
#251
  2
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
victor hugo
Vale
« Sénateur »
1597325160000
    • Vale#5437
    • Profil
    • Derniers messages
    • Tribu
#252
  0
Dillerde gezen adım:
Bir seciyesiz, bir it.
Nedense olamadım,
Sizin gibi bir yiğit...

Sabahattin Ali
Gamze
« Censeur »
1598738160000
    • Gamze#9875
    • Profil
    • Derniers messages
#253
  0
istanbul’u sormasan ya
çare yok soracaksın
bu kan tükürmek istediğim haliç demişsin
bu evrenlere yuf çekmiş bir zehir zıkkım sevda
bu geçmişi kandilli beyoğlu cumaları demişsin
yani sen istanbul demiş yıkılmışsın
istanbul sana yıkılmış
Vale
« Sénateur »
1599579360000
    • Vale#5437
    • Profil
    • Derniers messages
    • Tribu
#254
  0
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı

Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı

Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı

Gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı

Gâmım pinhan tutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı

Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Beni tan eyleyen gafîl seni görgeç utanmaz mı

Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı

Fuzuli
Mervesy
« Consul »
1600708320000
    • Mervesy#3556
    • Profil
    • Derniers messages
    • Tribu
#255
  0
Bu sesler ne zaman susar?
Zaman içimizdeki
Arzuyu söndürür...

Senin gülüşün musallat oldu
Maske gittikçe ağırlaşıyor
Bir adım ileri,iki adım geri.

Boynuma dolunan bir ilmek var
Ben ilerledikçe
Nefes almak güçleşiyor
İpi kesmenin yolu var mı?

Şafağın sökmesini bekliyorum
Ama ışık çoktan söndü.
Bilmiyorum,yoksa ben...
Kör mü oldum?
Her şeyi ardımda bırakabilir miyim?
Danke
« Citoyen »
1715436360000
    • Danke#9310
    • Profil
    • Derniers messages
#256
  0

Bu yılın gece yarısıdır ve bu da gündüz,
Lucies, ortadan kaybolur yedi saat maskesini çıkartmak için,
Güneş batar fenerleri
Maytap saçar, titrek ışınlarıyla;
Dünyanın bütün özsuları kuru;
Bütün güzel kokuları çekti içine bu suküre yeryüzü,
Nereye, yatakta büzülür gibi, çekilir hayat,
Ölü ve anlaşılmış; gene de her şey sevinçte gibi,
Kıyaslandığında benimle, onların Gömüt Yazıtı olan.

Beni bilin öyleyse, siz sevdalı olacaklar
Öbür dünyada, yani öbür Baharda:
Ölmüş olacağımdan,
İçinde aşkın yeni bir Simya nakışladığı,
Sanatını göstermek için
Hatta bir öz hiçlikten
Kör yoksunluklardan, kıraç boşluktan:
Harap etti beni ve yine babasıyım
Yokluğun, karanlığın, ölümün; olmayan şeylerin.

Ötekilerin hepsi, bütün bunlara, iyi der,
Yaşam, ruh, biçim, tin olduklarında;
Ben, aşkın kollarıyla, mezarı olacağım
Hepsinin, yani hiçin. Çok kere bir taşkın
Gözümüz iki çeşme ve böylece
Boğuldu bütün dünya ikimizle; doğrulduk çok kere
İki kaos olmak için, göstermek istediğimizde
Kimseye acımadığımız; ve çoğun yokluklar
Çıktı önümüze, enkaza çevirdi bizi.

Ama benim onun ölümüyle (ki sözcük yalanlar onu)
İlk hiçten, çıkan iksir;
Bir insan mıydım, yan, aynı adam mı
Bilmek istiyorum: Tercih ederdim,
Herhangi bir hayvan olmayı,
Biri biter, biri başlar; evet toprak yeşerir, taşlar iğrenir,
Ve aşk; bütün, bütün varlığı sahiplenir;
Eğer sıradan bir hiçsem,
Gölge gibi en azından bir ışık ve beden olmalı.

Ama hiçbiriyim; ne de Güneşim bir daha doğacak.
Siz sevdalılar, kimin hatırıyla, küçük Güney
Bu vakitte Oğlak burcuna koşar
Yeni bir şehvet getirmek ve sunmak için onu size,
Şenlenin yaz mevsiminizle;
Hoşlanır kendisinin uzun gece cümbüşlerinden
Bırakın hazırlayayım kendimi ona ve bırakın diyeyim
Bu saat onun Yortusu, onun Arefesi, çünkü
Hem yıllar, hem günler karanlık gece ortası.



Al Alvarez, İntihar - Kan Dökücü Tanrı
Öteki Yayınevi 1992 Türkçesi: Zuhal Çil Sarıkaya
  • Forums
  • /
  • Atelier 801
  • /
  • Hors-sujet
  • /
  • [Edebiyat] Şiir Paylaşma Başlığı
« ‹ 13 / 13
© Atelier801 2018

Equipe Conditions Générales d'Utilisation Politique de Confidentialité Contact

Version 1.27